2025’te öngörü piyasaları adeta patlama yaşadı. 2024 yılı başında aylık işlem hacmi 1 milyar TL'nin altındayken, yıl sonunda bu rakam 130 milyar TL’yi aşarak tam anlamıyla *100 kata yakın bir büyümeye* imza attı. Kullanıcı sayısı da buna paralel olarak hızla artarken, bu piyasalar *nowcasting* yani anlık durum tahmini araçları arasında merkezi bir rol almaya başladı.
Öngörü piyasası kısaca, gelecekteki belirsiz bir olayın sonucuna para yatırarak tahminde bulunan kullanıcıların işlem yaptığı bir bilgi borsası. Kamuoyu anketlerinden farklı olarak burada katılımcılar kendi görüşlerine para koyarak işlem yapıyor; bu bilgiler bir tür 'hisse senedi' gibi alınıp satılıyor. Sonuç olarak piyasa ‘fiyatı’, aynı zamanda o olayın gerçekleşme ihtimalini gerçek zamanlı yansıtan bir parametreye dönüşüyor. Donald Trump’ın yeniden seçilme ihtimali, bir şarkıcının yıl sonu birinciliği ya da bir ödül törenindeki kazananlar gibi birçok farklı konu burada öngörü konusu oluyor.
Piyasa mantığıyla çalışan bu yapılar, kullanıcıların sürekli al-sat yaparak farklı bilgileri değerlendirmesini sağlıyor. Para riski olduğu için tahminlerini ciddiye alıyorlar ve bu durum, doğru bilgiye ulaşma konusunda bir motivasyon yaratıyor. Bu sayede geniş bir katılımcı ağı üzerinden gelen ‘toplumsal zeka’, çoğu zaman alan uzmanlarından daha isabetli sonuçlar üretebiliyor.
Her ne kadar bu sistem yeni gibi görünse de, kökeni 19’uncu yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. Özellikle ABD başkanlık seçim tahminlerinde isabetli sonuçlar vermesiyle tanınıyor ve geleneksel kamuoyu araştırmalarını sıkça geride bırakıyor. Son zamanlarda ise *blokzinciri* teknolojisinin entegrasyonuyla bu sistemler daha şeffaf hale gelirken, dünyanın her yerinden kullanıcıların katılımına da olanak tanınıyor.
2024 yılı itibarıyla Polymarket, Kalshi, Myriad ve Opinion gibi farklı platformlarda işlem hacmi ve kullanıcı sayısı hızla arttı. Özellikle Polymarket gibi blokzinciri tabanlı platformlarda işlem hacmi geçen yıla kıyasla 130 kat, kullanıcı sayısıysa 150 kat artış göstererek, bu piyasaları *finansal teknolojiler açısından en hızlı büyüyen alan* haline getirdi.
Bu sistemlerin gücü, özellikle tahmin doğruluğunda kendini gösteriyor. 2025 Nobel Barış Ödülü açıklanmadan 10 saat önce, Polymarket katılımcıları Maria Corina Machado’nun bu ödülü kazanacağını tespit etti. Müzik alanında da öne çıkan örnekler bulunuyor: Spotify yıl sonu sıralamasında The Weeknd’in Drake’i geçeceği olasılığı günler öncesinden fiyatlara yansıdı.
Ancak en çok ses getiren örnek 2024 ABD başkanlık seçiminde görüldü. Seçim günü öğleden sonra itibarıyla Trump’ın zafer ihtimali tahmin piyasasında %100’e yakın görünüyordu ve bu gelişme büyük medya kuruluşlarına göre birkaç saat önce gerçekleşti. Yani bu piyasa, zaman zaman uzman yorumculara kıyasla daha önce ve daha doğru analiz yapabiliyor.
Peki neden uzmanlardan daha başarılılar? Çünkü kullanıcılar kendi paralarını riske atıyor. Yanlış tahmin yalnızca bir görüş meselesi değil, doğrudan parasal kayıp anlamına geliyor. Bu nedenle katılımcılar yalnızca kamuya açık bilgilere değil, veri madenciliği, sızan bilgiler ve piyasa dinamiklerine göre de karar veriyorlar. Bu da hem daha hızlı hem daha doğru sonuçların çıkmasına neden olabiliyor.
Ayrıca kullanıcı kitlesinin çeşitliliği, önyargıyı azaltıyor ve birkaç analistin yorumundan çok daha nesnel bir tablo ortaya koyuyor. Sadece fiyatlara bakarak “şu anda ne olma ihtimali daha yüksek?” sorusuna yanıt bulmak mümkün hale geliyor.
Öte yandan, bu sistemler için bazı soru işaretleri de gündemde. Parayla bahse dayalı bir sistem olduğundan ötürü kumarla benzeştiği eleştirileri var. Bağımlılık, yasa dışı hareketler ve manipülasyon ihtimali gibi olası riskler, düzenleme ihtiyacını beraberinde getiriyor. Her ülkede yasal konumu aynı değil; bazı yerlerde hâlâ finansal ürün olarak bile kabul edilmiyor.
Fakat savunucularına göre bu tarz piyasa sistemleri, doğru şekilde yönetilirse en şeffaf bilgi kaynaklarından biri haline gelebilir. ‘Yanlış bilgiye karşı para kaybı’ riski, dezenformasyonun yayılmasını otomatik olarak engelliyor.
Gelecekte, öngörü piyasaları yalnızca finans değil; medya, şirket kararları ve bireysel kanaatler gibi birçok alana entegre edilebilir. Basın kuruluşları gerçek zamanlı kamuoyu nabzı tutabilir, şirketler ürün lansman başarısını önceden değerlendirip stratejik kararlar alabilir. Tek tek uzman görüşlerinden ziyade, piyasa fiyatları bize gelecekte ne olabileceğini gösteren yeni bir dijital pusula olabilir.
Yani artık “uzmanlar ne dedi” yerine, “piyasa ne söyledi” devri başlıyor. *Öngörü piyasaları*, geleceği tahmin etmede dijital çağın en gerçekçi araçlarından biri olmaya doğru ilerliyor.
Yorum 0