Teknolojiler dünyayı değiştirse de yatırımcılar için her zaman kazanç kapısı olmayabilir. 1890’lardaki bisiklet çılgınlığıyla başlayan bu ‘teknoloji ve yatırım’ arasındaki çelişki, bugün yapay zekâ ve kripto para alanlarında da yeniden karşımıza çıkıyor. Tarihsel deneyimler, bir teknolojinin toplumsal değeri ile yatırım getirisi arasında her zaman doğrudan bir ilişki olmadığını gösteriyor.
1800’lerin sonlarında, zincirli arka tekerlekten tahrik sistemi, hava dolu lastikler ve modern gövde tasarımıyla bisiklet devrim yarattı. 1889’da İngiltere Birmingham’daki üretici sayısı 72 iken, bu sayı 1895’te 177’ye çıktı. Teknolojik ilerleme yatırımcılardan yoğun ilgi çekti ve 1896’da yalnızca 5 ayda bisiklet hisseleri %258 değer kazandı. Ancak birçok şirket altyapıdan yoksundu. Örneğin Accles Ltd., 135 bin pound değerinde hisse satmasına rağmen sadece 71 pound net gelir elde etti ve kısa sürede iflas etti. 1896’da zirve yapan hisseler, 1898’e kadar %73 düştü.
Yine de bu balon, sadece finansal bir yıkımdan ibaret değildi. Aşırı yatırımlar, lastik kalitesinden otomobil endüstrisine ve hassas sanayi ekipmanlarına kadar birçok teknolojik gelişmenin temelini attı. En dikkat çekici etkilerden biri ise ‘kadın özgürlüğü’ oldu. Bisiklet sayesinde kadınlar daha bağımsız hale geldi ve kıyafet tercihleri de değişti. 1896’da Susan B. Anthony, bisikleti “kadın özgürlüğü adına yapılmış en büyük icat” olarak tanımladı.
Benzer bir mesaj 1999’da Warren Buffett tarafından da verildi. Buffett, Amerika’daki 2.000 otomobil üreticisinden sadece 3’ünün ayakta kalabildiğine dikkat çekerek, teknolojik ilerlemenin yatırım getirisi anlamına gelmediğini belirtti. İnternetin tüm dünyayı değiştiren bir teknoloji olmasına rağmen, 2000 yılındaki dot-com balonundaki birçok yatırımcı zarar etti.
Bugünlerde kripto para ve yapay zekâ alanlarındaki gelişmeler de aynı soru işaretini gündeme getiriyor. 2024 yılında, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu(SEC)’nun kriptoya daha sıcak yaklaşması, ‘Genius Act’ ile stablecoin’lerin yasal statü kazanması ve merkezi olmayan tahmin piyasalarının yaygınlaşması gibi birçok olumlu gelişmeye rağmen, büyük çoğunluktaki kripto paraların fiyat performansı zayıf kaldı.
Bazı analistler bu durumu, ‘yaratılan değerin yatırımcılara dönmemesi’ olasılığıyla açıklıyor. Örneğin, varlıkların blockchain üzerinde ‘tokenlaştırılması’ artabilir ancak bu süreci Robinhood, BlackRock(BLK) veya DTCC gibi geleneksel finans devleri yönetiyorsa, kripto yatırımcılarına gerçek bir katkı sağlanmayabilir. Aynı şekilde ‘sıfır bilgi ispatı’ (Zero-Knowledge Proof) gibi teknolojiler güçlü toplumsal etkilere sahip olsa bile, doğrudan yatırım getirisi üretmeyebilir.
Kripto teknolojisinin özünde merkeziyetsizlik ve aracısız finans olduğu için, bu yapılar başlangıçta ‘kâr dağıtımı’ mekanizmasını içermiyor. Bu da, ilk yatırımcıların kazanç elde etmesini zorlaştırıyor.
2024’te token fiyatlarının hayal kırıklığı yaratması, buna rağmen teknolojik inovasyonların beklentilerin ötesine geçmesi, kripto paraların da tıpkı bir zamanlar bisiklet gibi ‘topluma fayda sağlarken yatırımcıyı hüsrana uğratabileceği’ ironisini yeniden hatırlatıyor.
Yorum 0