CME'nin XRP vadeli işlemleri 542 milyon dolarlık hacme ulaştı

Chicago merkezli türev borsası CME Group tarafından piyasaya sürülen XRP vadeli işlem ürünleri, ilk işlem ayında yaklaşık 7,53 trilyon won (yaklaşık 542 milyon dolar) *işlem hacmi* yaratarak dikkatleri üzerine çekti. Hem kurumsal hem de bireysel yatırımcıların yoğun ilgisi sayesinde, ürünün tahminlerin üzerinde bir başlangıç yaptığı bildiriliyor.

CME Group, 19 Mayıs’ta standart ve mikro boyut olmak üzere iki versiyon halinde XRP vadeli işlemlerini resmi olarak başlattı. Sadece üç gün içinde 26,4 milyar won (yaklaşık 19 milyon dolar) hacme ulaşan bu ürünler, piyasada güçlü bir ilgiyle karşılandı. Dikkat çeken bir diğer detay ise, toplam aylık hacmin yaklaşık yarısının Kuzey Amerika dışından gelmesi oldu. Bu durum, XRP vadeli işlemlerine yönelik ilginin global ölçekte genişlediğini gösteriyor.

Öte yandan, ürünün mevcut vadeli işlem pozisyon toplamı yani *açık pozisyon* tutarı yaklaşık 98,1 milyar won (yaklaşık 70,5 milyon dolar) seviyesinde. Bu da XRP’ye dayalı türev ürünlerin güçlü bir işlem hacmiyle sürdüğünü ve piyasa katılımının kararlı bir grafik sergilediğini ortaya koyuyor.

CME Group, XRP vadeli işlemlerinin başarısında etkili olan unsurlar olarak; Ripple’ın başlıca aracı kurum hizmeti sunan Hidden Road’u satın alması, stablecoin entegrasyonu çalışmalarının ilerlemesi ve XRP’nin sınır ötesi ödemelerde artan kullanımını işaret etti. CME Türev Ürünler Başkanı Tim McCourt, XRP Ledger’ın yüksek işlem kapasitesi ve pratik kullanım özelliklerine vurgu yaparak, düzenleyici çerçeve içindeki türev piyasalarının olgunlaşma sürecine dikkat çekmişti.

CME'nin XRP vadeli işlem ürünlerinin kısa sürede bu kadar büyük bir ilgi görmesi, piyasada *XRP spot ETF* beklentilerini de artırmış durumda. Bloomberg’e göre, 2025 içinde XRP’ye dayalı bir spot ETF ürününün resmen piyasaya sürülme ihtimali yüzde 95’e kadar çıkmış bulunuyor.

XRP vadeli işlemlerinin gördüğü bu yoğun ilgi, XRP’nin regülasyon uyumlu biçimde benimsenmesini hızlandırabilir. Ayrıca bu gelişme, XRP’nin piyasa değeri artışının yanı sıra, ekosistemin gerçek kullanım alanlarına yayılmasını da tetikleyebilir. Bu sürecin, düzenleyici kurumların ileriye dönük politikalarını da olumlu yönde etkileyebileceği düşünülüyor.