Back to top
  • 공유 Paylaş
  • 인쇄 Yazdır
  • 글자크기 Yazı tipi Boyutu
URL kopyalandı.

Yeşil RWA Pazarı 60 Trilyon Dolarlık Dönüşüme Hazırlanıyor

Yeşil RWA Pazarı 60 Trilyon Dolarlık Dönüşüme Hazırlanıyor / Tokenpost

2035’e kadar gerçek dünya varlıkları (RWA) pazarının büyüklüğünün 60 trilyon doları aşması bekleniyor. Bu devasa potansiyelin içinde ‘yeşil RWA’, yani çevresel sürdürülebilirliği esas alan dijitalleştirilmiş varlıklar, küresel on-chain dönüşümde öne çıkan bir alt kategori olarak dikkat çekiyor. Şu an için tokenize edilmiş yeşil varlıkların, tüm iklim varlıklarının yüzde 1’ini bile oluşturmaması bu alandaki gelişim potansiyelini daha da anlamlı hale getiriyor. Henüz piyasada çoğunluğu devlet tahvillerine dayanan RWA’lara yoğunlaşılmış olsa da, tokenize etme sürecinin hız kazanmasıyla bu alan ‘yüksek potansiyelli bir mavi okyanus’ olarak görülmeye başlandı.

Özellikle Avrupa Birliği’nin katı düzenlemeleri, önümüzdeki birkaç yıl içinde küresel karbon kredisi ticaret pazarının hızla genişlemesine neden olabilir. Standartlaştırılmış tokenize etme ve doğrulama kriterlerinin henüz tam olarak oluşmaması bazı darboğazlara yol açsa da, ‘programlanabilir on-chain varlıklara’ olan talep giderek artıyor. Bu talep özellikle gelişmekte olan ülkelerde yeni altyapı projelerini tetikliyor. Brezilya’daki Amazon bölgesinde kakao çiftçiliğini desteklemek için blokzinciri ve yapay zeka kullanan Dimitra gibi girişimler buna örnek. Aynı proje, Meksika’da da karbon kredisi yatırımları için kullanılıyor. Yıllık yüzde 10-30 arası getiri sunması ise yatırımcı ilgisini artırıyor.

Elektrik altyapısının yetersiz olduğu bölgeler için geliştirilen Liquidstar’ın çözümü de dikkat çekiyor. Liquidstar’ın waypoint üsleri; pil şarjı, atmosferden su toplama, internet bağlantısı ve veri merkezi hizmetlerini entegre biçimde sunarak, şebekeye bağlı olmayan bölgelerde sürdürülebilir bir dijital altyapı sağlıyor.

Tüm bu gelişmeler ışığında yeşil RWA’lar artık sadece çevreci duyarlılık içeren yatırımlar değil; ‘sürdürülebilirlikle kârlılığı birleştiren yeni nesil varlık türü’ olarak öne çıkıyor. Bir dönem “çevre, sosyal sorumluluk ve yönetişim (ESG)” çerçevesinde belirsizleşmiş olan yeşil yatırım temaları, şimdi blokzinciri sayesinde daha şeffaf, daha verimli ve yatırım yapılabilir halde sunuluyor. Akıllı kontratlar ve denetlenebilir sistemler bu süreci sadeleştiriyor.

Karbon kredileri ilk olarak 1990'larda Kyoto Protokolü ile tanıtıldı ve zamanla Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi gibi düzenlemeler aracılığıyla resmiyet kazandı. 2010’lu yıllarda ise şirketlerin sürdürülebilirliğe ilgisinin artmasıyla gönüllü karbon piyasası (VCM) büyümeye başladı. Bu pazarın büyüklüğü şu anda yaklaşık 1.7 milyar dolar seviyesinde ve önümüzdeki 10 yıl boyunca yıllık ortalama yüzde 25 oranında büyümesi bekleniyor. Karbon uzaklaştırma (CDR) pazarı ise 2050’ye kadar 1.2 trilyon dolara ulaşabilir.

Ayrıca ESG tahvillerinin bir çeşidi olan iklim tahvillerinin 2024 sonu itibariyle toplam 3.5 trilyon dolarlık ihraç hacmine ulaşması öngörülüyor. Bu bağlamda CarbonHood’un yürüttüğü 70 milyar dolarlık karbon kredisi tokenize projesi, toplam 2 trilyon dolar büyüklüğündeki karbon varlık piyasasının yalnızca %3.5’ini kapsasa da yükselen beklentileri ortaya koyuyor.

Peki, neden bugün bu kadar kritik bir zaman? 2015’te imzalanan Paris Anlaşması, 2028’den itibaren çok daha sıkı iklim düzenlemelerinin yürürlüğe girmesini öngörüyor. Bu kapsamda anlaşmanın 6.4 maddesine göre küresel karbon kredisi ticaret sistemi devreye girecek. Bu sistem ülkelerin veya şirketlerin karbon kredilerini alıp satmasına olanak tanıyacak ve sera gazı azaltım hedeflerine (NDC) ulaşmak için esneklik sağlayacak. Çin 2030’a kadar karbon salımında zirve yapmayı planlıyor ve Hindistan da aynı yıla kadar karbon yoğunluğunu yüzde 45 azaltmayı hedefliyor. Bu durumda karbon ticareti onlar için stratejik bir araç haline geliyor.

Avrupa Birliği de 1990 yılına kıyasla 2030’a kadar karbon salımını yüzde 55 azaltma hedefi doğrultusunda ilerliyor. 2026 ila 2028 arasında devreye girmesi beklenen Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması (CBAM) ise karbon maliyetlerini küreselleştirme yolunda bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu sayede karbon ETF’leri ve iklim tahvilleri gibi ürünlerin hızlı büyümesi bekleniyor. Blokzinciri teknolojisi ise bu süreçte tokenize etme ve şeffaf doğrulama sistemi sayesinde temel bir rol üstleniyor.

Orta Doğu da yeşil RWA ekosisteminde kilit oyunculardan biri haline geliyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, elektrikli araçların yaygınlaştırılması, güneş enerjisi altyapısının güçlendirilmesi ve blokzinciri tabanlı karbon kayıt sistemlerinin uygulanması gibi hamlelerle bu alandaki talebi teşvik ediyor. Dubai; 2027’ye kadar tüm taksileri çevreci araçlara dönüştürmeyi, 2050’ye kadar ise elektrikli araç oranını yüzde 50’ye çıkarmayı ve aynı yıl karbon nötr hale gelmeyi planlıyor. Tüm bu hedefler doğrultusunda doğrulanabilir platformlar inşa ediliyor.

Suudi Arabistan tarafında ise elektrikli araç batarya hammaddesi üretim tesislerini destekleyen yeşil altyapı projeleri sayesinde talep ortamı adım adım genişletiliyor. Dubai’deki Muhammed bin Raşid El Maktum Güneş Enerjisi Parkı şimdiden 3.86 gigawatt (GW) üretim kapasitesine sahip ve bu rakamın 2030’a kadar 7.26 GW’a yükselmesi hedefleniyor. Tüm bu gelişmeler yüksek derecede blokzinciri ile entegre bir yapıda ilerliyor ve yeşil RWA’ların küresel karbon ekonomisinin merkezine yerleşme ihtimalini her geçen gün güçlendiriyor.

<Telif hakkı ⓒ TokenPost, yetkisiz çoğaltma ve yeniden dağıtım yasaktır >

Popüler

Yorum 0

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.

0/1000

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.
1