Trump Ailesinin Servetinde Kripto Varlıklar Zirveye Yerleşti

Trump Ailesinin Servetindeki En Büyük Pay Kripto Paralara Ait Oldu

Trump ailesine ait servette en büyük pay artık ‘kripto paralara’ ait hale geldi. Bu durum, World Liberty Financial(WLF) tarafından başlatılan ve kısa zamanda yoğun ilgi gören WLFI isimli token sayesinde gerçekleşti. Listelenmesinden sonra büyük alım baskısıyla karşılaşan WLFI, sadece bu varlık üzerinden dahi Trump ailesinin servet değerinin milyarlarca dolara ulaştığı şeklinde değerlendiriliyor.

WLF yakın zamanda 24,6 milyar adet WLFI tokenı piyasada dolaşıma sunarak işlem görmesini sağladı. Kısa sürede 0,40 dolar seviyesine ulaşan token, ardından 0,21 dolara geriledi. Yine de birkaç saat içinde toplam işlem hacmi 1 milyar doları (yaklaşık 1 trilyon 390 milyar TL) buldu. Binance gibi büyük borsalarda 0,24 ila 0,30 dolar aralığında işlem gördü. İlk listeleme fiyatları üzerinden yapılan değerlendirmeye göre, Trump ailesinin elindeki WLFI varlıklarının toplam değeri bir ara 6 milyar doları (yaklaşık 8,34 trilyon TL) aştı.

Bu gelişmeyle beraber, ‘kripto varlıklar Trump ailesinin servet dağılımında en büyük kalem’ olmayı başardı. WLFI dışında, Trump ailesiyle doğrudan ilişkili vakıf ve oluşumların ‘TRUMP’ isimli bir memecoin’in %80’inden fazlasını kontrol ettiği bildiriliyor. Bu token’ın da toplam piyasa değeri milyarlarca dolar seviyesinde. Buna ek olarak Trump’ın sahibi olduğu medya şirketi “Trump Media”nın hisselerinin %50’sinden fazlası da yine ailesine ait. Şirket, sosyal medya platformu Truth Social’ı işletiyor ve kripto yatırım projelerinin içinde yer alıyor. Bu medya teşebbüsünün değeri de 2,5 milyar doları (yaklaşık 3,48 trilyon TL) geçiyor.

WLFI projesinin bu denli büyümesinin ardında, yılın başlarında yapılan büyük sermaye artırımı yer alıyor. WLF, yaz aylarında bir halka açık şirketin satın alınması yoluyla 750 milyon dolar (yaklaşık 1 trilyon 42 milyar TL) fon elde etti. Bu yatırım sayesinde WLFI token satışlarından gelirinin %75’ine kadarını elinde tutarak 500 milyon doları (yaklaşık 695 milyar TL) aşan bir kazanç yarattı.

Öte yandan proje bazı soru işaretlerini de barındırıyor. WLF’ye yatırım yapanlar arasında, Trump ailesine siyasi yakınlığı nedeniyle destek sunanların olabileceği eleştirileri yöneltiliyor. Projenin başlangıcında fon sıkıntısı çekerken Tron(TRX) kurucusu Justin Sun’dan 75 milyon dolarlık (yaklaşık 1,04 milyar TL) büyük bir yatırım alındı. Justin Sun, 2023’ten bu yana ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu(SEC) tarafından soruşturma altında ancak soruşturmanın geçici olarak durdurulması ona WLF yatırımcıları arasına yeniden dahil olma imkânı sağladı.

Bu tartışmaların üzerine gelen eleştirilere yanıt olarak Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, “Başkan ve ailesi hiçbir şekilde çıkar çatışmasına karışmamış, gelecekte de karışmayacaktır” dedi. WLF CEO’su Zach Witkoff ise işlerinin tamamen özel sektör temelli olduğunu ve siyasetten tamamen bağımsız olduklarını ifade etti.

Bununla birlikte, güvenlik endişeleri gündemi meşgul etmeye başladı. Son olarak bazı yatırımcılar WLFI tokenlarının çalındığını öne sürdü. Sosyal medya platformu X’teki bir kullanıcı, arkadaşının MetaMask cüzdanının kimlik avı (phishing) yoluyla hacklendiğini ve cüzdandaki tüm WLFI’lerin yanı sıra USDT ve Ethereum(ETH)’ların da başka bir adrese transfer edildiğini belirtti. Ayrıca WLFI’nin gönderimi sırasında kullanılan ‘gas fee’lerin bile dolandırıcının eline geçtiği ifade edildi.

Siber güvenlik şirketi SlowMist’in kurucusu, bu olayın EIP-7702 standardına dayalı tipik bir phishing saldırısı olduğunu açıkladı. Açıklamaya göre, kurbanın cüzdan adresi kötü amaçlı bir kodla ilişkilendirilmiş ve yapılan her işlem otomatik olarak hacker’ın adresine yönlendirilmiş. Uzman, “Bu tip saldırılar WLFI yatırımcılarını hedef alan daha büyük çaplı bir sahtekârlığın parçası olabilir” uyarısında bulundu.

WLFI’nin fiyatındaki hızlı artış ve güvenlik vakalarıyla beraber, ‘kripto varlıkların siyasi ve toplumsal etkisi’ de dikkatleri üzerine çekiyor. Mevcut gelişmeler, sadece bir token değerlenmesinden öte, kriptonun devlet gücüyle ne ölçüde kesişebileceğini de gözler önüne seriyor.