Avrupa merkezli kripto para veri firması Kaiko Research, yakın tarihli bir raporunda euro cinsi stabil kripto para pazarındaki büyümenin hızlandığına ve Avrupa’nın buna nasıl kurumsal düzeyde yanıt verdiğine dikkat çekti. Özellikle ABD merkezli stabil kripto para hakimiyetine ciddi bir alternatif geliştirilme potansiyeli olduğuna vurgu yapıldı.
Avrupa’daki büyük finans kurumları artık stabil kripto paraları sadece test etmekle kalmayıp, aktif kullanıma geçirerek somut adımlar atmaya başladı. Deutsche Börse, Société Générale, UBS gibi kurumlar; zincir üstü ödeme sistemleri, tokenlaştırılmış varlık fonları ve dijital bono işlemleri gibi çeşitli alanlarda bu varlıklara yer veriyor. Özellikle Société Générale, kurumsal müşterilere yönelik euro destekli stabil kripto parası EURCV’yi SG-Forge platformu üzerinden resmen piyasaya sürerek, Avrupa’da yeni bir dijital ödeme aracı sundu. Bu gelişme, dolar bazlı küresel stabil kripto para yapısına karşı somut bir ‘alternatif’ oluşturma çabası olarak yorumlanıyor.
Kaiko Research’ün analizine göre, 30 Haziran’da Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren Kripto Varlık Piyasaları Yönetmeliği (MiCA) sonrası euro merkezli stabil kripto paralar olan EURC ve EURCV’nin işlem hacminde belirgin bir artış yaşandı. Buna karşın, daha önce piyasa değeri açısından ikincilik konumunda olan EURS, işlem hacminde kayda değer bir artış göstermeyerek pazar payını bu yeni dijital paralara kaptırdı. Borsalar arasındaki dağılım da bu değişimi yansıtıyor. 2025 başlarında Coinbase’in EURC pazarında neredeyse tekel olduğu görülmüşken, Bullish, Kraken ve Aerodrome gibi platformların katılımıyla pazar daha dengeli bir hale geldi.
Pazar yoğunluğunu ölçen Herfindahl-Hirschman Endeksi(HHI) de bu yapısal değişimi doğruluyor. Rapora göre, yılın başında 9.000-10.000 seviyelerinde seyreden EURC pazar yoğunluğu, yılın son çeyreğinde 4.000’in altına gerileyerek rekabetin arttığını gösterdi. Ancak yıl sonunda bu oran yeniden 5.000-6.000 seviyelerine çıkarak belli başlı platformlara olan bağımlılığın yeniden arttığını ortaya koydu.
Fiyat istikrarı açısından büyük önem taşıyan ‘peg’ durumunda ise EURC, euro ile oldukça yakın 1:1 oranla işlem görülerek güvenilirliğini istikrarlı biçimde artırıyor. Öte yandan, EURCV’nin likiditesi halen düşük seyrediyor. Kurumsal yapısı ve güçlü destekçilerine rağmen yaygın kullanıcı benimsemesi açısından sınırlı olduğu görülüyor. Ancak zamanla regülasyonların netleşmesi ve pazarın olgunlaşmasıyla bu dijital varlıkların daha geniş kullanıma yayılması muhtemel.
MiCA düzenlemesi, bu gelişmeleri hukuki bir çerçeveye oturtuyor. Stabil kripto para ihraççılarına ve borsalara sıkı yönergeler getirerek, Avrupa genelinde geçerli bir ‘pasaport’ sunması sayesinde yatırımcı güvenini artırmayı hedefliyor. Ancak bazı uzmanlar, MiCA’nın getirdiği sıkı koşulların sabit maliyetleri yükseltebileceği ve likidite sorunu yaratabileceği yönünde uyarılarda bulunuyor. Bu da Avrupa içindeki dijital varlık ekosisteminin rekabet gücünü sınırlandırabilir.
Kaiko Research ayrıca, MiCA lisansına sahip olup olmamanın borsaların pazar erişimini nasıl etkilediğini vurguluyor. Bu durumun, Avrupa’daki kripto firmaları için küresel rakiplerle eşit şartlarda rekabet etmenin önünde bir engel oluşturabileceği görüşü de mevcut. Yine de MiCA’nın sağladığı yasal netlik, Avrupa'nın dijital varlık düzenlemesinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor ve Amerika merkezli stabil kripto para hakimiyetine karşı stratejik bir hamle olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, euro destekli stabil kripto paralar artık deneysel aşamadan çıkarak gerçek finansal yapılarda yer almaya başladı. Avrupa bankalarının çıkardığı dijital varlıklar mevcut stabil kripto para piyasasındaki ağırlığını artırırken, MiCA etkisiyle kullanıcı ilgisi ve işlem hacmi de genişliyor. Avrupa’nın dijital finans alanında ‘dolar hakimiyetine’ karşı nasıl bir denge kuracağı, hem teknolojik dönüşüm hem de regülasyon açısından belirleyici faktör olmaya devam edecek.
Yorum 0