BMIC, kuantuma dayanıklı stake sistemiyle Web3 güvenliğinde yeni dönem başlattı

BMIC, Kuantuma Dayanıklı Stake Sistemini Tanıttı

BMIC(BMIC), gelecekte kuantum bilgisayarların oluşturacağı güvenlik tehditlerine karşı şimdiden harekete geçti. Proje, blokzincir sistemlerinin şifreleme altyapısında zamanla zayıflayabilecek unsurlar bulunduğuna dikkat çekerek, stake sistemine ‘kuantuma dayanıklı’ güvenlik katmanı entegre etti. Bu adım, özellikle blok oluşturma ve ödül alma gibi işlemlerde birikmesi muhtemel verilere yönelik uzun vadeli bir savunma stratejisinin parçası olarak öne çıkıyor.

BMIC, stake fonksiyonunu yalnızca bir ek özellik olarak görmüyor; bunu cüzdan yönetimi ve işlem doğrulama kadar kritik bir güvenlik bileşeni olarak konumlandırıyor. Bu nedenle, doğrulayıcı yetkilendirmeden anahtar yönetimine ve ödül katılımına kadar tüm mekanizmalar kuantum sonrası güvenlik ilkelerine göre yeniden tasarlandı. ‘İmza geçmişi’ gibi zincire sürekli kaydedilen verilerin, gelecekte kuantum cihazlar tarafından çözülme riskini azaltmak için bu sistem temel alındı.

Mevcut stake sistemlerinde doğrulayıcıların her blokta imza atarak ağı doğrulaması gerekiyor ve bu imzalar zincirde kalıcı olarak saklanıyor. Bu durum zamanla kriptografik verilerin birikmesine ve ileride kuantum bilgisayarlar tarafından analiz edilerek açığa çıkarılma ihtimaline neden olabilir. Özellikle uzun süre stake yapan kullanıcılar için bu risk daha da büyük. BMIC işte bu riski azaltmak amacıyla gereksiz imza birikimini en aza indirecek biçimde sistemini kurguladı. Bu yaklaşım, sadece kısa vadeli işlem güvenliğine değil, yıllar süren stake katılımında dahi güvenliğin korunmasına odaklanıyor.

Projeden öne çıkan bir diğer unsur ise doğrulayıcıların yetkilendirilme yöntemine getirilen farklılık. Geleneksel sistemler dış cüzdanların açık anahtarlarına bağlıyken, BMIC ‘akıllı hesap’ (smart account) yapısına dayalı bir imza saklama (signature hiding) mekanizması kullanıyor. Bu sayede zincirde açık anahtar bilgisi görünmeden işlem yapılabiliyor. Ayrıca hibrit kripto yöntemleri sayesinde hem mevcut sistemlerle uyum sağlanıyor hem de kuantuma dayanıklı şifreleme ile geleceğe hazırlık yapılıyor.

Uzun vadeli stake katılımlarında artan güvenlik zafiyetini azaltmak da BMIC’in öncelikleri arasında. Bloklar, yönetişim kararları ve doğrulama işlemleri her seferinde yeni bir dijital imza gerektirdiğinden, zamanla saldırıya açık veri miktarı artıyor. BMIC, bunu önlemek için hem imza kayıtlarını sınırlıyor hem de belirli aralıklarla anahtarların yenilenmesini sağlayan sistemler geliştiriyor. Böylece uzun dönemli yatırımcılar hem ödülden mahrum kalmıyor hem de güvenlikten ödün vermemiş oluyor.

Birçok blokzincir projesi cüzdan güvenliğine odaklanırken, staking ve yönetişim tarafında daha eski, zayıf yöntemler kullanmaya devam ediyor. BMIC ise ağ genelinde tutarlı bir güvenlik politikası izliyor. Cüzdan, işlem, yönetişim ve staking alanlarında aynı kuantum sonrası standartlar kullanılıyor. Bu bütünlük ise ağın uzun vadede istikrarlı ve güvenilir kalmasına katkı sağlıyor.

BMIC’in bu yaklaşımı bireysel yatırımcılar kadar kurumsal oyuncular için de cazip. Çünkü doğrulayıcı kimlikleri zincire yansıtılmadığından, uzun süreli yönetişim katılımı veya saklama hizmetleri sırasında kimlik bilgilerinin ifşa riski en aza indiriliyor. Bu da özellikle regülasyonlara uyumluluk açısından önemli bir avantaj sunuyor.

Stake mekanizması, BMIC için yalnızca teknik bir işlev değil; bütün ekosistemin merkezinde yer alan güvenlik altyapısı olarak konumlanmış durumda. Proje daha ön satış aşamasındayken dahi stake tasarımını gelecekteki kuantum şartlarını gözeterek hazırlamış olmasıyla rakiplerinden ayrışıyor. Bu yaklaşım, her seferinde güncelleme ile güvenlik açığı kapatmak yerine, en başından sağlam bir yapı kurma stratejisini kanıtlıyor.

Kuantum bilgisayarların bugünkü şifreleme tekniklerini sarsabileceği bir geleceğe doğru yaklaşırken, BMIC’in stake sistemi bu riski dikkate alan nadir örneklerden biri. ‘İmza saklama’, ‘hesap tabanlı doğrulama’ ve ‘anahtar gizliliği’ gibi yeniliklerle hem ödül kazanımı hem de güvenlik aynı anda sağlanabiliyor. Bu yapı, Web3 dünyasında kuantum güvenliği alanında yeni bir standartın da başlangıcı olabilir.