Kripto para sektörü hızla büyümeye devam ederken, kullanıcı güvenliğini tehdit eden riskler de paralel şekilde artıyor. Bu tehditlerden biri olan ‘typosquatting’, yani yazım hatası avcılığı, kullanıcıların küçük yazım hatalarını hedefleyen bir tür siber saldırıdır. Örneğin, bir kullanıcı ‘coinbase.com’ adresine erişmek isterken yanlışlıkla ‘coinbsae.com’ yazarsa, saldırganların kontrolündeki sahte bir siteye yönlendirilebilir.
Bu tür sahte siteler genellikle gerçeğiyle *neredeyse ayırt edilemeyecek* kadar benzer bir arayüze sahiptir. Bu sayede kullanıcılar farkında olmadan özel anahtarlarını, kurtarma ifadelerini veya giriş bilgilerini girebilir. Bazı durumlarda siteler zararlı yazılımları indirmenizi teşvik eder. Sonuç olarak kullanıcılar hem *dijital varlıklarını kaybedebilir*, hem de kişisel verileri açığa çıkabilir. Üstelik, blokzincir teknolojisinin *anonimlik* ve *geri alınamazlık* özellikleri nedeniyle yaşanan kayıpların telafisi çok daha zordur.
Gerçek dünyadan örneklere baktığımızda, 2019’da Avrupa’da gerçekleşen bir olayda yaklaşık 1.900 milyon pound (yaklaşık 349 milyar won) değerinde Bitcoin(BTC) çalındı. Saldırganlar sahte bir kripto borsa sitesi kurarak kullanıcıların giriş bilgilerini ele geçirdi. Europol, Birleşik Krallık ve Hollanda polisinin ortak operasyonuyla altı şüpheli yakalandı. Bu olay, typosquatting yönteminin sadece bir dolandırıcılık yöntemi değil, aynı zamanda *uluslararası suç* boyutuna da ulaşabileceğini gösteriyor.
Saldırganlar genellikle popüler kripto para cüzdanları, borsalar ya da token isimlerine çok benzeyen alan adlarını kaydederek oltalama saldırıları yapıyor. Örneğin gerçek bir Ethereum(ETH) cüzdan adresi ‘0xAbCdEf1234567890…’ yerine ‘0xAbCdEf1234567891…’ gibi görünerek kullanıcıların varlıklarını yanlışlıkla bu adrese göndermesi sağlanıyor. Benzer şekilde, orijinal bir projeye benzer isimlerle token çıkarılıp dağıtılması da sıkça görülen bir yöntem. Örnek olarak ‘Uniswap’ platformunun ismi ‘Unisswap’ ya da ‘UniSwap Classic’ gibi değiştirilerek sahte token’lar yayılabiliyor.
Typosquatting sadece kullanıcılara değil, hizmet sağlayan geliştiricilere de ciddi zararlar veriyor. Yazılım geliştiriciler açısından bu durum *itibar kaybı*, yatırımcıların cayması ve açıkça maddi kayıplarla sonuçlanabiliyor. Kullanıcı tarafında ise doğrudan maddi zarar, kişisel bilgilerinin sızdırılması, hatta kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla cihazlarının ele geçirilmesi gibi sonuçlara yol açabiliyor. *En önemlisi*, bu tür olaylar uzun vadede kripto para ekosisteminin güvenilirliğini tehlikeye atıyor.
‘Cybersquatting’ (siber alan adı gaspı) adı verilen benzer bir kavramla sıkça karıştırılan typosquatting, bazı farklılıklar içeriyor. Her iki saldırı tipi de benzer görünen alan adlarının tescil edilmesini içeriyor. Ancak typosquatting, kullanıcı hatasıyla yanlış yazılan adreslerin amacı dışında yönlendirilmesi yoluyla *kimlik avına* (phishing) yöneliyor. Cybersquatting ise henüz marka hakkı oluşmamış alan adlarının erken tescillenmesiyle ileride *bedel karşılığı satma* hedefini taşıyor.
Bu tür saldırılarla ilgili yasal süreçler genellikle karmaşık ilerliyor. Uluslararası, anonim ve merkeziyetsiz bir ortamda gerçekleşen typosquatting olaylarında, yetki alanı belirleme, kötü niyetin ispatı veya olayın ‘tüketici zararı’ olarak kabul edilip edilmeyeceği gibi birçok hukuki sorun gündeme geliyor. Ayrıca, saldırganlar artık yalnızca sahte siteler değil, akıllı sözleşmeler üzerinden varlık çalma ve kara para aklama gibi *sözleşme tabanlı suçlara* da yöneliyor. Bu da mücadeleyi daha da zorlaştırıyor.
Bu nedenle, hükümetler, platform geliştiricileri ve kullanıcılar birlikte hareket ederek katmanlı güvenlik önlemleri oluşturmalı. Geliştiriciler, sık yapılan yazım hatalarını önceden tespit ederek ilgili alan adlarını kendileri tescil edebilir veya gerçek zamanlı izleme sistemleriyle tehditleri yakalayabilir. Kullanıcılar ise platformların *doğru URL adreslerini* tarayıcılarına sık kullanılanlar olarak kaydedip, her erişimde dikkatli şekilde kontrol etmelidir. Ek olarak, SSL sertifikası kullanımı, kullanıcı eğitimi ve güvenlik kuruluşlarıyla iş birliği içinde *hızlı yanıt mekanizmaları* geliştirme de faydalı stratejiler arasındadır.
Bir saldırı gerçekleştiğinde ilk adım olarak alan adının tescil edildiği kuruma resmi şikayette bulunulmalı. Blockchain tarayıcıları aracılığıyla ilgili işlem kayıtları saklanarak *kanıt oluşturulması* önemlidir. Olayın karmaşık ve uluslararası boyutta olması halinde, siber güvenlik veya fikri mülkiyet konusunda uzman bir avukattan danışmanlık alınması etkili olur. Ayrıca ABD'deki IC3, Birleşik Krallık’taki Action Fraud ya da Avustralya’daki Siber Güvenlik Merkezi(ACSC) gibi resmi kurumlar aracılığıyla da şikayet süreci yürütülebilir.
Kripto paralar, merkeziyetsiz ve yenilikçi dijital varlıklar sunarken, aynı zamanda siber suçlular için çekici hedefler haline geliyor. Typosquatting gibi saldırılar, çoğu zaman fark edilmesi zor, küçük yazım hatalarıyla başlasa bile sonuçları *ölümcül etkiler* yaratabiliyor. Bu nedenle kullanıcı bilinci, teknik koruma yöntemleri ve bütüncül önlemler ekosistemin sağlıklı gelişimi açısından kritiktir.
Yorum 0