Amerika'nın borç yapısı ve enflasyon mekanizması, kripto paralar ve yapay zekâ teknolojilerinin yükselişiyle iç içe geçerek yeni bir ekonomik egemenlik stratejisine dönüşüyor. 24’ünde, CoinEasy'nin yayımladığı bir araştırma raporuna göre, Amerika Birleşik Devletleri hem borçlarını büyütüp varlık enflasyonunu yöneterek ekonomik büyüme zemini kuruyor hem de uzun vadede kripto varlıklar ve yapay zekâ aracılığıyla küresel para sisteminde yeni bir düzen hazırlığı yapıyor.
Rapor, ABD’nin dünyanın en fazla borçlu ülkesi olmasına rağmen doların uluslararası ödeme aracı olmasından kaynaklanan avantajları sayesinde alacaklı yabancı ülkeler karşısında kazançlı konuma geçtiğini ortaya koyuyor. CoinEasy araştırması, borçlanma sonrası bilinçli olarak yönlendirilen enflasyonun, hem devlet hem de varlıklı kesimler için borç yükünü azaltan bir sistem kurduğuna dikkat çekiyor. Bu sistemin izleri hem Biden yönetiminin hem de Başkan Trump dönemindeki ekonomi politikalarında açıkça görülüyor.
Biden yönetimi döneminde yüksek faize rağmen stratejik enflasyon politikaları, göçmen artışıyla tetiklenen tüketim talebi ve savaşlar yoluyla geliştirilen savunma sanayi ağı gibi araçlarla ekonomi desteklendi. Özellikle Ukrayna savaşı ve Gazze krizinin, ABD'nin enerji ihracatçısı pozisyonunu güçlendirdiği, tarım ve stratejik maden fiyatlarını yükselttiği, buna bağlı olarak da enflasyona katkı sağladığı vurgulanıyor. Araştırma, ABD’nin savunma harcamalarının %70’inin yurt içi sanayiye döndüğünü ve bu sayede nominal borç tutarının sabit kalmasına karşın, reel borç yükünün hafiflediğine dikkat çekiyor.
Trump yönetimi ise düşük vergiler ve devlet harcamalarında kesinti gibi ‘küçük devlet’ eksenli politikalar izleyerek üst gelir grubunu merkez alan iç talep canlanmasını hedefliyor. Ayrıca, uyguladığı gümrük tarifeleri ve enerji üretim artışı yoluyla iç sanayi ve doğal kaynak sektörlerini güçlendirme stratejisi izleniyor. Bu politikaların da yapısal enflasyon baskısı yaratmakla birlikte, ABD ekonomisine genel olarak avantaj sağladığı yönünde değerlendirmeler yer alıyor. Özellikle faiz oranlarının yükselmesi ve güçlü dolar etkisi, Amerika’nın küresel egemenliğini pekiştirirken diğer ülkelere, özellikle de Kore gibi gelişmiş dış pazarlara, enflasyon ihraç etme sonucu doğuruyor.
Gelecek perspektifinde iki önemli unsur öne çıkıyor: yapay zekâ ve kripto paralar. Üretkenliğin ana motorlarından biri haline gelen yapay zekâ, yıllık %5’in üzerinde ekonomik çıktı artışı sağlayarak, sermaye maliyetinden daha yüksek getiri sunuyor. Bu da borç geri ödeme yükünü azaltan bir unsur olarak değerlendiriliyor. SoftBank yöneticisi Son Jeong-ui gibi büyük yatırımcıların yapay zekâya yüz milyarlarca dolar yatırdığına değinilerek, bu teknolojinin önümüzdeki süreçte ABD’nin rekabet gücünün merkezinde yer alacağı belirtiliyor.
Kripto paralar da değer saklama aracı olarak öne çıkıyor. CoinEasy araştırmasına göre, ABD yönetimi ya da bağlantılı kurumlar Bitcoin(BTC), Tether(USDT) ve USDC gibi sabit coin altyapılarını etkili şekilde denetliyor. Bu durum, kripto paralar aracılığıyla dolar hâkimiyetinin farklı biçimlerde devam ettirilebileceğinin sinyallerini veriyor. USDT ve USDC gibi sabit coinlerin ihraççılarının, ABD hazine tahvillerini büyük miktarda ellerinde bulundurduğu bilgisi, kripto sistemin giderek ABD maliyesiyle bütünleşme eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Ayrıca raporda, Trump yönetiminin de sabit coin kullanımıyla birlikte tahvil piyasasını destekleme ve politika esnekliği sağlama yönünde adımlar atmaya yakın olduğu değerlendiriliyor. Bu yaklaşım, Bitcoin madencilik altyapısının büyük ölçüde ABD’ye kaymasından sonra daha da etkin bir hâle gelebilir. ABD’nin kriptoyu resmi para olarak tanıması şu anda mümkün görünmese de, sistemsel olarak borç yapılandırması ve yeni para egemenliği inşası için kripto varlıkları kullanma olasılığı hayli güçlü gözüküyor.
Son olarak CoinEasy araştırması, ABD’nin önümüzdeki dönemlerde de enflasyon kontrolü, borçlanma esnekliği ve teknoloji kaynaklı verimlilik artışlarını temel alan bir üstünlük stratejisini sürdürmesini bekliyor. Yapay zekâ ve kripto paralar, artık ABD’nin ekonomi politikasında iki yönlü bir ‘itici güç’ olarak yer alırken, bu yapının merkezinde ise borç ve enflasyonun yer aldığına işaret ediliyor.
Yorum 0