Kripto paralara olan kurumsal ilgi hızla artarken, ‘demokratik yatırım erişimi’ fikri giderek yaygınlaşıyor. Ancak buna rağmen dünya genelinde milyarlarca insan hâlâ geleneksel servet oluşturma araçlarından dışlanmış durumda. Örneğin ABD’de en yüksek gelir dilimindeki %10’luk kesim, tüm hisse senetlerinin %90’ından fazlasını elinde tutuyor. Küresel ölçekte ise milyarlarca kişi hem finansal okuryazarlık, hem de asgari yatırım tutarı ve gerekli araçlardan yoksun olduğu için yatırımlara erişemiyor.
Bu eşitsizliği gidermek için geleneksel finans kurumlarının yalnızca dijital varlıklara yatırım yapması yetmez; bu varlıkları ‘yeni yollarla’ kullanmaları gerekiyor. Değişimin en çok gerektiği alan ise hisse senetleri. Özellikle halka açılmamış özel şirket hisselerine yatırım, uzun süredir yalnızca zengin bireyler ile belirli ağlara sahip olanların erişebildiği bir fırsat. Ancak fiyatlama, alım-satım ve ödeme şeklindeki üç ana unsurun *decentralize* teknolojiyle yeniden inşa edilmesi, küresel çapta hisselere erişimi ‘devrimsel’ biçimde iyileştirebilir.
Hisse senetleri tarihsel olarak servet biriktirmenin en etkili yollarından biri olsa da, bu araca gerçekten erişim sağlayabilen kişi sayısı oldukça sınırlı. Bunun temel nedeni ise ‘eski altyapı’. Net fiyat bilgisine ulaşılamaması, kapalı sistemle çalışan borsalar ve uzun ödeme süreleri gibi yapısal sorunlar, sermaye piyasalarına girişin önünde ciddi engeller oluşturuyor. Özellikle özel şirketlerin değerlemesine dair bilgiler, sadece gelir seviyesi yüksek olanlara ya da içeriden bağlantısı olanlara açık. Bu da çoğu insan için yatırımın ‘başlamadan bittiği’ anlamına geliyor.
Yatırım işlemlerinin gerçekleştirilmesi sürecinde de benzer bir eşitsizlik söz konusu. Kullanıcı arayüzleri kolaylaştırılmış platformlar bulunsa da, gerçek yatırım için kimlik doğrulama, yüksek minimum yatırım gereklilikleri ve bölgesel kısıtlamalar gibi birçok zorluk, sıradan yatırımcıların dışlanmasına sebep oluyor. Bu durum, ‘zengin daha zengin, yoksul daha yoksul’ düzenini sağlamlaştırıyor. *Yorum: Geleneksel sistem sosyal eşitsizliği büyütüyor.*
Ödeme süreçleri ise durumu daha da zorlaştırıyor. Hisse işlemlerinde ödemeler günlerce sürebiliyor; sınır ötesi işlemlerde bu süre daha da uzuyor. Böylece yatırım yapılması gereken sermaye uzun süre hareketsiz kalıyor ve özellikle küçük yatırımcıların yatırım yapma potansiyeli büyük ölçüde engelleniyor. Sonuçta servet biriktirme imkanı sadece bir avuç elitin ayrıcalığı haline geliyor.
Ancak bu yapısal engeller, teknolojiyle aşılabilir. Tarih boyunca her büyük inovasyon, mevcut düzeni baştan yazdı. İşte bu noktada *merkezsiz finans(DeFi)* devreye giriyor. Bu yeni sistem, geleneksel finansın yavaş ve verimsiz yapısını yeniden şekillendirerek gerçek anlamda ‘finansal demokrasi’ yaratma potansiyeline sahip.
Fiyatlama açısından bakıldığında, DeFi herkesin erişebileceği gerçek zamanlı ve güvenilir fiyat bilgisi sağlama kapasitesine sahip. Bu sayede yalnızca belirli grupların erişebildiği ‘bilgi tekeli’ yıkılırken, dünya çapındaki yatırımcılar eşit koşullarda işlem yapma şansı elde ediyor.
Benzer şekilde, yatırım işlemleri de artık daha kapsayıcı hale gelebilir. Dağıtık yapıdaki işlem altyapısı sayesinde akıllı sözleşmelerle ‘küçük miktarlarda token’a dönüştürülmüş hisseler’ alınıp satılabiliyor. Yani, yalnızca internet bağlantısı olan biri bile, yüksek büyüme potansiyeline sahip özel bir şirkette küçük bir pay sahibi olabilir. Bu, ABD’deki bir kurumsal yatırımcıyla dünyanın öbür ucundaki küçük yatırımcı arasında uçurumu azaltabilir.
Ödeme tarafında ise asıl devrim yaşanıyor. Blokzincir teknolojisi sayesinde işlemler aracılara gerek kalmaksızın neredeyse ‘anında’ tamamlanabiliyor. Bu, sermayenin uzun süre kilitlenmesini engelleyerek küçük yatırımcılar açısından hisse almak veya satmayı çok daha cazip hale getiriyor.
Gerçek anlamda demokratik bir finansal sistem, sadece kurumların dijital varlıkları alıp satmasıyla sınırlı kalamaz. Bunun yerine, finansal altyapının nasıl kurulduğu ve işlediği yeniden masaya yatırılmalı. Hisse senetleri, güçlü bir servet biriktirme aracı olmasına rağmen, bugün hâlâ birçok kişi için ‘ulaşılamaz’ durumda. Eğer fiyatlama, işlem ve ödeme modelleri DeFi teknolojisiyle baştan tasarlanırsa, bugüne kadar yalnızca ayrıcalıklı kesime açık olmuş yatırım fırsatları küresel ölçekte herkese sunulabilir. Böylece milyarlarca kişi için ekonomik eşitliğin yeniden tesisi mümkün olabilir.
Yorum 0