Stabil kripto paralar Visa ve Mastercard'ı geride bıraktı: RWA dönüşümünde yeni dönem

Gerçek dünya varlıklarının (RWA) blokzincir üzerine taşınması artık sadece bir fikir olmaktan çıkıp hızla somut bir gerçekliğe dönüşüyor. Bunun en belirgin örneği ise *stabil kripto paralar*. Geçtiğimiz yıl itibarıyla stabil kripto paraların oluşturduğu zincir içi işlem hacmi, ABD’nin önde gelen ödeme ağları Visa ve Mastercard’ın toplamını *%7,7* oranında geride bıraktı. Bu veri, fiziksel varlıkların dijitalleşmesinin artık finansal altyapı düzeyinde ciddi bir dönüşüme işaret ettiğini ortaya koyuyor.

Özellikle *tokenlaştırılmış ABD Hazine tahvili* gibi varlıklar, getiri arayan kurumsal yatırımcıların ilgisini hızla çekmeye başladı. Ancak bu varlıkları sadece dijital birer kopya olarak görmek yetersiz kalıyor. Asıl önemli olan, onların otomasyon temelli ödeme altyapılarıyla entegre bir şekilde çalışabilmesi. Stabil kripto paraların yalnızca *dijital dolar* olmanın ötesine geçmesini sağlayan unsur da bu. Bu araçlar, bir tür *programlanabilir para* olarak altyapı sağlayıcı bir rol üstleniyor; üzerine farklı uygulamaların inşa edilebildiği bir temel işlev görüyor.

Ancak tüm RWA projeleri böyle ileri bir düzeyde değil. Bugün çoğu tokenlaştırma projesi hâlâ sadece varlıkları dijital olarak ‘kopyalama’ aşamasında ve *merkeziyetsiz finans* (DeFi) ile anlamlı bir bütünleşme sağlayamıyor. Çoğu tokenlaştırılmış varlık, blokzincir üzerinde yalnızca birer ‘dijital belge’ konumunda kalıyor ve henüz işlevsel bir *finansal yapıtaşı* haline gelemediler.

Yüzeyde, farklı platformlardaki toplam kilitli değerler artıyor ve ihraççı sayısı çoğalıyor gibi görünse de, bu varlıklar genellikle yalnızca sınırlı sayıdaki cüzdanda tutuluyor. Yani *DeFi ekosistemi içinde aktif bir şekilde kullanılmıyorlar*. Bu durum, teknik olarak var olan ama elden ele geçmeyen, *durağan sermaye* anlamına geliyor. İlk dönem RWA modelleri, genellikle yalnızca varlık kuşatma (wrapping), saklama ve ödeme işlemlerine odaklandı; DeFi’nin içsel mantığıyla uyumluluk ise göz ardı edildi. Buna ek olarak, mevcut yasal sınıflandırmalar ve regülasyonlar, RWA varlıklarının devri ve erişimi üzerinde büyük kısıtlamalar getiriyor.

Bu noktada, *stabil kripto paraların başarısı*, işleyişe dair başka bir model sundu. Bu varlıklar, *anlık ödeme, sınır ötesi transferlerde ön finansman ihtiyacını ortadan kaldırma ve sistem otomasyonu* gibi altyapısal çözümlerle yaygın kullanım kazandı. Günümüzde ise, DeFi ile *doğal olarak entegre olabilecek yapılarla* RWA varlıklarını tasarlama yönünde bir eğilim oluşmuş durumda.

Ancak sadece teknik altyapı yeterli değil. En büyük engel, *regülasyonların gerektirdiği uyumluluk* kurallarından kaynaklanıyor. Örneğin, tokenlaştırılmış bir ABD Hazine tahvili, zincir dışı (off-chain) ortamda “menkul kıymet” sayılıyorsa, blokzincir üzerinde de genellikle aynı şekilde sınıflandırılıyor. Bu da, hangi akıllı sözleşmelere entegre olabileceği ya da kimlerin erişim sağlayabileceği gibi konularda ciddi kısıtlamalar yaratıyor.

Bugüne kadar uygulanan çözümler arasında yer alan *izinli DeFi* yapıları, KYC doğrulamalı cüzdanlar, beyaz listeleme ve erişim denetimi gibi modellerle sınırlı kaldı. Ancak bu yaklaşım, DeFi’nin en büyük avantajı olan *birleştirilebilirlik* ve *likidite entegrasyonu* gibi temel unsurları engelliyor. RWA’nın gerçek bir finansal altyapı haline gelebilmesi için yalnızca *mevcut olmakla* kalmamalı, aynı zamanda *teknik entegrasyonun ötesinde yapısal bir açıklıkla* gelişimini sürdürmelidir.