Blokzincir teknolojisi, alternatif varlık piyasasını kökten değiştiriyor. Eskiden yalnızca ‘elit kesim’e ait olarak görülen şarap, sanat eserleri ve lüks saat gibi geleneksel varlıklar artık parçalara bölünerek yatırım yapılabiliyor ve 24 saat işlem görebilecek şekilde sunuluyor. Bu dönüşümün merkezinde ise *tokenizasyon* bulunuyor. Artık ‘alternatif’ ve ‘ana akım’ varlıklar arasındaki sınırlar hızla belirsizleşiyor.
Eskiden lüks varlıklara yatırım, güçlü bağlantılar ve yüksek sermaye olmaksızın neredeyse imkansızdı. Yatırım sürecinden kâra ulaşmaya kadar geçen aylar süren süreç, verimsiz yapı ve düzensiz getiri dağılımı küçük yatırımcılar için büyük dezavantaj oluşturuyordu. Ancak *blokzincir* bu engelleri aşarak küresel erişim imkânı ve şeffaf işlem geçmişi sunuyor. Bu sayede gerçek dünya varlıklarını temsil eden *RWA(Real World Asset)* pazarı son üç yılda %380 büyüyerek 2025 ortasında yaklaşık 24 milyar dolarlık (yaklaşık 33,3 trilyon won) devasa bir ekosisteme dönüşmüş durumda.
Bu dönüşümde en büyük rolü, alternatif yatırım araçlarına öncekilere kıyasla üç kat daha fazla ilgi gösteren Y kuşağı ve Z kuşağı üstleniyor. Artık birçok fintech şirketi, lüks şaraplardan sanat eserlerine, gayrimenkulden koleksiyon ürünlerine kadar pek çok fiziksel varlığı zincir üzerine taşıyor. Bu hareketin temelinde yer alan "tokenizasyon özgürlüktür" yaklaşımı sayesinde, varlığın türü ya da değeri ne olursa olsun herkes için eşit düzenleme standartları, likidite ve düşük maliyet gibi avantajlar sağlanıyor.
Örneğin, 500 dolarlık (yaklaşık 69,5 bin won) lüks bir viskiden 1 milyon dolarlık (yaklaşık 13,9 milyar won) Damien Hirst sanat eserine kadar tüm işlemler *şeffaf ve standartlaştırılmış protokoller* üzerinden yürütülüyor. Geleneksel yöntemlerin karmaşık ve zaman alıcı yapısına karşın, *akıllı sözleşmeler* ile çalışan blokzincir sistemleri; takas süresi ve yönetim maliyetlerini ciddi şekilde azaltıyor.
Bunun sonucunda, işlem şeffaflığı, orijinallik teyidi ve dolandırıcılık riskinin azalması gibi ek faydalar sağlanıyor. Tıpkı bugün Nasdaq'ta hisse alıp satmak gibi pürüzsüz ve verimli işlemler mümkün hale geliyor. Öte yandan, bazı yatırımcılar henüz tam olgunlaşmamış işlem altyapıları ve kullanıcı deneyimi eksiklikleri nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığını belirtiyor. Bu nedenle, yüksek kaliteli kullanıcı deneyimi ve güvenli varlık yönetimi sunan platformların piyasaya liderlik etme potansiyeli oldukça yüksek.
Bugün tokenizasyon yalnızca geçici bir eğilim değil, aynı zamanda yeni nesil finansal altyapının temel yapı taşı olma yolunda ilerliyor. 2025 itibarıyla tokenleştirilmiş sanat pazarı 11,3 milyar dolara (yaklaşık 15,7 trilyon won) ulaşacak ve bu rakamın 2033'e kadar 48,6 milyar dolar (yaklaşık 67,5 trilyon won) olması bekleniyor. Deloitte ise blokzincir tabanlı gayrimenkul tokenizasyon piyasasının 2024’te 300 milyar dolar iken (yaklaşık 417 trilyon won), 2035’e kadar 4 trilyon dolar (yaklaşık 5.560 trilyon won) seviyesine çıkacağını öngörüyor.
Önümüzdeki dönemde fiziksel varlıkların *onchain* dönüşümünün hızlanmasıyla, bu varlıkları ikinci sınıf muamelesi yapan platformlar kaçınılmaz şekilde geride kalacak. Buna karşılık, gerçek zamanlı değer güncellemesi, şeffaf saklama hizmetleri ve kullanıcı dostu ara yüz sunan platformlar, gelecek nesil finans sektörünün temel aktörleri haline gelecek.
Alternatif ve geleneksel varlıklar arasındaki ayrım artık netliğini yitiriyor ve yatırımcılar tıpkı halka açık hisselerde olduğu gibi hızlı ve verimli sistemler bekliyor. *Geleceğin yatırımı*, yalnızca dijitalleşmeyle sınırlı değil; aynı zamanda *herkes için demokratik ve dağıtık* bir yapıya doğru evriliyor.
Yorum 0