Ripple’ın merkeziyetçilik iddialarına ilişkin süregelen tartışmalar, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile devam eden dava sürecinde kripto para dünyasının tanınan isimlerinden biri olan avukat John Deaton’ın açıklamalarıyla farklı bir boyut kazandı. Deaton, Ripple’ın toplam XRP(XRP) arzının yaklaşık %40’ını elinde bulundurmasının, ağın doğrudan merkezi olduğu anlamına gelmediğini savundu.
Deaton’a göre, bir kripto para projesinin ne kadar merkezi ya da merkeziyetsiz olduğuna karar verirken **token sahiplik oranından çok kullanıcıların dağılımı** dikkate alınmalı. Buna örnek olarak Deaton’ın SEC’ye karşı hazırladığı dilekçeye verilen desteği gösterdi: Tam 140’tan fazla ülkeden 70 bini aşkın XRP yatırımcısı bu dilekçeye imza attı. Bu da XRP topluluğunun **coğrafi ve katılımcı anlamda oldukça çeşitliliğe sahip** olduğunu gösteren önemli bir örnek.
Bunun yanı sıra Deaton, birçok kişinin XRP token ile XRP ağı (XRPL) arasındaki farkı net olarak ayırt edemediğini belirtti. Ripple şirketinin doğrulayıcılara yalnızca teknik önerilerde bulunabildiğini ve **ağ üzerinde tek taraflı karar alma yetkisinin bulunmadığını** ifade etti. XRPL üzerindeki işlem onay süreçleri, Ripple’la doğrudan ilişkili olmayan doğrulayıcılar (validator) tarafından yürütülüyor. Üstelik bu doğrulayıcıların büyük bölümü gönüllü olarak ve maddi çıkar gözetmeksizin ağa katkı sağlıyor. Deaton’a göre bu yapı Ripple’ın ağı tek başına kontrol ettiği yönündeki iddiaların geçerliliğini zayıflatıyor.
Ripple’ın CTO’su David Schwartz de benzer görüşleri geçmişte birçok kez dile getirmişti. Schwartz’a göre XRP ağındaki doğrulayıcılar bağımsız hareket ediyor ve Ripple yalnızca tek bir doğrulayıcı olarak oy hakkına sahip. Yani XRP’nin yönetişim modeli **farklı paydaşların mutabakatına dayalı** bir sistem üzerinde şekilleniyor.
Son dönemde Ripple, XRP ağı üzerinde izinli bir merkeziyetsiz borsa (DEX) başlatarak teknik kabiliyetlerini artırdı. Bu gelişme, işlemlerde hem verimliliği hem de kullanıcı erişebilirliğini artırırken, **XRP’nin merkeziyetsizlik altyapısının güçlendiğine dair somut bir delil** olarak da yorumlanıyor.
Kripto para dünyasında sıkça dile getirilen ‘token elde bulundurma oranı = merkeziyetçilik’ anlayışı, Deaton’a göre çoğu zaman **teknik gerçekliği yansıtmıyor**. Bu bağlamda yaptığı son açıklamalar, XRP’nin bir şirket tarafından ‘tutulan’ varlık olmaktan çok, küresel ölçekte örgütlenmiş bir topluluğun işlettiği **dağıtık bir sistem** olduğunu yeniden hatırlatıyor.
XRP’ye dair hukuki ve regülasyon temelli tartışmalar hâlâ devam ederken, bu tür açıklamaların **gelecekteki düzenleme çerçeveleri açısından etkili olabileceği** değerlendiriliyor. Dijital varlıklar dünyası artık kimin sahip olduğundan çok, **ağ kim tarafından ve nasıl yönetiliyor** sorularına teknik ve bütüncül yanıtlar arıyor.
Yorum 0