NFT sektörü, temmuz ayında DeFi’yi geride bıraktı

Web3 ekosistemi temmuz ayında güçlü bir büyüme yaşarken, özellikle DeFi ve NFT alanları dikkat çekici bir şekilde öne çıktı. Ancak bu sefer alışılmadık bir gelişme yaşandı: kullanıcı etkinliği açısından NFT sektörü, ilk kez DeFi’nin önüne geçti. Blokzincir veri analiz firması DappRadar’ın verilerine göre, NFT ekosistemi hem fiili kullanıcı artışı hem de milyonlarca dolarlık yeni sermaye girişiyle *DeFi’den daha yüksek kullanıcı katılımı* elde etti.

Temmuz ayı boyunca DeFi sektörünün toplam kilitli varlıkları (TVL) yüzde 30’un üzerinde artarak kısa süreliğine 2,700 milyar dolara (yaklaşık 375,3 trilyon TL) ulaştı ve ay sonunda da 2,590 milyar dolarlık (yaklaşık 360,5 trilyon TL) seviyeyi korudu. Bu büyümede merkeziyetsiz borsa platformları, borç verme, stake etme ve *tokenlaştırılmış hisse senetleri gibi gerçek varlığa bağlı ürünlere (RWA) yönelik artan talep* etkili oldu. Özellikle tokenlaştırılmış hisse senedi alanında cüzdan sayısı 1.600’den 90.000’in üzerine fırlarken, sektörün toplam piyasa değeri yüzde 220 artış gösterdi. Uzmanlara göre bu sıçrama, RWA entegrasyonunun ciddi şekilde başladığının bir işareti.

Lider pozisyonundaki Ethereum(ETH), TVL bazında 1.660 milyar dolarlık (yaklaşık 230,7 trilyon TL) değeriyle açık ara farkla zirvede kalırken, en yakın rakibi Solana(SOL) sadece 230 milyar dolara (yaklaşık 32 trilyon TL) ulaşabildi. Ethereum ağındaki büyüme, *regülasyonların gevşetileceği beklentisiyle* ETH fiyatının yaklaşık yüzde 60 artmasına katkı sağladı. Ayrıca staking getirisi yıllık yüzde 29,4’e ulaşarak yeni yatırımcıların da dikkatini çekti.

Solana tabanlı bir türev platformu olan Hyperliquid, *blokzincir üzerindeki toplam işlem gelirlerinin yüzde 35’ini karşılayarak* dikkat çekici bir başarı elde etti. Günlük sürekli vadeli işlem hacminin ise yüzde 60’tan fazlasını domine etti. Platform, temmuz ayında 15,3 milyar dolarlık (yaklaşık 212,6 trilyon TL) açık pozisyon ve 5,1 milyar dolarlık (yaklaşık 70,9 trilyon TL) USDC köprü işlemini gerçekleştirdi.

Regülasyon cephesinde ise ABD Kongresi, *stablecoin yasası (GENIUS Act)* ve SEC-CFTC ayrım mevzuatı (CLARITY Act) konusunda ilerleme kaydederek sektöre güven verdi. Ek olarak, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu(SEC) Başkanı Atkins, “Project Crypto” adını verdiği planı tanıtarak *DeFi’nin yasal çerçeveye dahil edilmesine* ilişkin yol haritasını sundu. Bu plan; token ihraç kurallarını, saklama yapılarını ve regülasyon ayrımlarını kapsamlı şekilde içeriyor.

NFT tarafında ise kullanıcı faaliyetleri, ay genelinde DeFi’yi geride bırakacak kadar arttı. Aylık işlem hacmi yüzde 96 büyüyerek 530 milyon dolara (yaklaşık 737,7 milyon TL) ulaşırken, ortalama işlem bedeli 52 dolardan 105 dolara (yaklaşık 7.245 TL’den 14.595 TL’ye) yükseldi. Satış adedi yüzde 4 düşerek 5 milyon düzeyine çekilirken; bu düşüşe rağmen *mavi çip NFT koleksiyonlarına olan yoğun talep*, işlem başına değerin yükselmesine neden oldu.

Ethereum ağında faaliyet gösteren NFT pazar yeri Blur, profesyonel trader’ların ilgisiyle işlem hacminin yüzde 80’ine kadarını elinde tutmayı başardı. Blend adlı kredi özelliği de bu hacmin büyümesine katkı sundu. Öte yandan daha geniş kullanıcı kitlesine hitap eden OpenSea, günlük ortalama 27.000 kullanıcıyla çapraz zincir temelinde aktif kalmaya devam etti.

Yeni nesil NFT odaklı Layer-2 ağlardan Zora, kullanıcı dostu minting yapısıyla kısa sürede benimsenerek dikkat çekti. Şirketler cephesinde de hareketlilik göze çarptı. Starbucks, “Odyssey” NFT sadakat programını sonlandırırken, Nike EA Sports ile iş birliği yaptı. Louis Vuitton, Rolex ve Çin merkezli Coca-Cola markaları ise *gerçek ürün doğrulama ve koleksiyon temelli NFT’lerle* pilot denemelere başladı. Ayrıca Netflix, NBA Top Shot ve FIFA gibi markalar da lisanslama süreçlerini netleştirerek Web3 alanında daha fazla yer almaya başladı.

Uzmanlar, NFT’lerin artık sadece koleksiyon ya da kültürel içerikten ibaret olmadığını, *biletleme, oyun, fiziksel varlık bağlantısı gibi alanlarda işlevsellik kazandığını* belirtiyor. Bu geçiş, NFT’lerin geçici bir trend olmadığını ve giderek Web3 tabanlı *dijital altyapının temel parçası haline geldiğini* gözler önüne seriyor.