Strategy, 155 Bitcoin(BTC) daha aldı: Toplam varlık 628.946 BTC’ye ulaştı

Michael Saylor’ın liderliğindeki stratejik varlık yönetimi şirketi Strategy, bir kez daha Bitcoin(BTC) satın aldı. Bu sefer alım miktarı düşük olsa da şirketin gerçekleştirdiği ‘istikrarlı alış serisi’ piyasanın dikkatini çekti. Strategy, son satın alımda ortalama 116.401 dolar seviyesinden toplam 155 BTC’yi yaklaşık 1.819 milyon dolara (yaklaşık 250 milyar TL) edindiğini açıkladı.

Bu satın alım, Strategy’nin geçmişteki büyük ölçekli işlemleriyle kıyaslandığında göreceli olarak ‘mütevazı’ ölçekte. Örneğin şirket, Haziran ayı sonunda 4.980 BTC’yi yaklaşık 530 milyon dolara (yaklaşık 7,37 trilyon TL) almıştı. Ondan önce ise 1 milyar doları aşan (yaklaşık 13,9 trilyon TL) alımlar dikkat çekmişti. Bu düzenli alımlar, Strategy’nin Bitcoin’e yönelik ‘uzun vadeli yatırım’ planını açıkça ortaya koyuyor.

Şu anda şirketin toplam Bitcoin varlığı 628.946 BTC’ye ulaşmış durumda. Bu BTC’lerin bugünkü değerle karşılığı yaklaşık 460,9 milyar dolara (yaklaşık 64,03 trilyon TL) tekabül ediyor. Ortalama alış fiyatı ise 73.288 dolar civarında. Bu da Strategy’nin tüm portföyünde yaklaşık 289 milyar dolarlık (yaklaşık 39,77 trilyon TL) bir ‘değer artışı’ yaşadığını gösteriyor.

Dikkat çeken bir diğer konu ise Strategy’nin, 2025 yılının başından bu yana %25 civarında getiri sağlaması. Bundan sadece 5 yıl önce ilk 21.000 Bitcoin’ini yaklaşık 250 milyon dolara (yaklaşık 3,47 trilyon TL) alan şirketin, bugün ‘dünyanın en büyük halka açık Bitcoin sahibi’ unvanını taşıyor olması oldukça anlamlı.

Michael Saylor daha önce yaptığı bir röportajda, “Bitcoin, şirketlerin faiz riskinden korunmak için kullanabileceği en etkili araç” yorumunu yapmıştı. Bu son alım da yine kısa vadeli kâr hedeflerinden ziyade uzun vadeli tutma stratejisinin bir uzantısı olarak görülüyor.

Strategy’nin bu istikrarlı alım davranışı, ‘şirketlerin Bitcoin kabullenişinin’ ne noktaya geldiğini gösteriyor. Bitcoin artık sadece bir spekülasyon unsuru değil, kurumsal değerle doğrudan bağlantılı bir varlık sınıfı olarak yer edinmeye başlıyor. Bu durum da şirketlerin gelecekteki yatırım anlayışının nasıl evrileceğine dair önemli bir gösterge niteliği taşıyor.