Amerika Birleşik Devletleri’nde *Bitcoin ATM’leri*, diğer adıyla *kripto para kioskları*, giderek yaygınlaşırken, kullanıcıların nakit para ile dijital varlıklar arasında kolay geçiş yapmasını sağlayan bir araç haline geldi. Ancak bu sistemin yaygınlaşmasıyla birlikte dolandırıcılık vakalarının da ciddi şekilde arttığı görülüyor. Bazı bölgelerde bu ATM’ler tamamen yasaklanmış olsa da uzmanlar bu yaklaşımın kalıcı bir çözüm getirmeyeceği görüşünde.
ABD’de kripto para kullanan kişi sayısı şu anda 55 milyonu aşmış durumda. Ülkedeki on binlerce *Bitcoin ATM’i*, kullanıcıların nakit karşılığında dijital varlık alım-satımı yapmasına olanak sağlıyor. Geleneksel finansal altyapıyı tamamlayıcı bir araç olarak görülen bu cihazlar, aynı zamanda *stabil kripto paraların* daha sık kullanılması beklenen ortamlar için de hızla tercih ediliyor. Özellikle *GENIUS* yasa tasarısının kabul edilmesi, bu ATM’lere yönelik ilgiyi daha da artırabileceği şeklinde değerlendiriliyor.
Ancak güvenlik açısından tablo çok daha karmaşık. Son dönemde, bu ATM’leri hedef alan dolandırıcılık yöntemleri hızla yaygınlaştı. Suçlular genellikle kendilerini polis ya da resmi görevli gibi tanıtarak kurbanı bir kriz ortamına sokuyor ve binlerce dolarlık paranın acilen *Bitcoin(BTC)* olarak gönderilmesi gerektiğini ima ediyor. 2024 yılına ait *FBI* verilerine göre, kripto ATM dolandırıcılığına ilişkin şikayetler 10.956’ya ulaştı. Toplam zarar yaklaşık 246,7 milyon dolar (yaklaşık 3.428 milyar TL) seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam, bir yıl öncesine göre şikayet bazında %99, zararın ise %31 arttığını gösteriyor; bu da dolandırıcılığın ulaştığı boyutun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bu gelişmeler üzerine Washington eyaletinin Spokane kenti gibi bazı yerel yönetimler, *Bitcoin ATM* kullanımını ya ağır şekilde düzenledi ya da doğrudan yasaklama kararı aldı. Ancak uzmanlara göre böyle bir yaklaşım, tıpkı "kimlik avı" (phishing) saldırılarını önlemek için e-posta kullanımını yasaklamaya benziyor. Yani teknoloji değil, insanların savunmasız bırakıldığı sosyal mühendislik teknikleri sorun yaratıyor. ATM’lerin yasaklanması dolandırıcılığı bitirmeyeceği gibi, farklı yöntemlerle yeniden karşımıza çıkabilir.
Bunun yerine daha etkili bir strateji olarak bu ATM’lerin dolandırıcılığa karşı birer *önleyici merkez* haline getirilmesi öneriliyor. Örneğin kullanıcı işlem yaparken, işlemin geri alınamaz ve anonim olduğu hakkında açık uyarılar verilebilir. Ayrıca alışılmadık davranışları tespit edebilecek *otomatik analiz sistemleri* entegre edilebilir. Benzer teknolojiler geleneksel banka ATM’lerinde ve transfer hizmetlerinde başarıyla kullanılıyor.
Bazı yerel yönetimler ise daha proaktif bir yaklaşım benimsiyor. Örneğin Michigan eyaletinin Grosse Pointe Farms kasabası, fiziksel altyapı zorunluluğu olmadan ATM kurulumlarında *kayıt ve ön bilgilendirme yükümlülüklerini* devreye aldı. Bu tip sistemler, bölge sakinlerini *kripto dolandırıcılığı* hakkında bilgilendirmeyi ve dikkatlerini artırmayı amaçlıyor.
Sonuç olarak, *kripto para kiosklarının* tamamen yasaklanması milyonlarca kullanıcının mağduriyetine yol açabilecek bir hamle olabilir. Trump’ın başkanlığında finansal teknoloji ve serbest piyasa ilkelerinin öneminin arttığı bir dönemde, dolandırıcılıkla mücadelede en etkili çözüm, *teknolojiye dayalı yöntemler* üzerinde yoğunlaşmak olacaktır. ATM işletmecilerinin yeni dolandırıcılık taktiklerine karşı güncel çözümler geliştirerek, kullanıcı dostu uyarı sistemleri benimsemesi ve eyaletlerin bu çabaları destekleyen tutarlı düzenlemeler getirmesi, *blokzincir ekosisteminin* güvenliğini sağlamak adına atılabilecek en mantıklı adımlar arasında yer alıyor.
Yorum 0