Web3'ün altyapısı gerçekten ‘sürdürülebilir bir yapıya’ dönüşecekse, tartışmanın ‘donanım mı, bulut mu?’ çizgisinden öteye taşınması gerekiyor. Web3 altyapı çözümleri sunan ChangeNOW şirketinin strateji sorumlusu Pauline Shangett, kısa süre önce düzenlenen WebX etkinliğinde yaptığı açıklamada, “En korkutucu durum bir siber saldırı değil, hiçbir uyarı olmadan her şeyin durduğu andır” diyerek, fiziksel risklerin ve dağıtık tasarımın önemine dikkat çekti.
Shangett, bulut sistemlerinin ölçeklenebilirliği ve kullanım kolaylığının önemini kabul ederken, ‘tekil bulut ortamlarının aşırı merkezi yapısıyla risk barındırdığını’ belirtti. Amazon Web Services(AWS), Google Cloud ve Microsoft Azure(MSFT) gibi az sayıda şirketin pazarı domine etmesi sebebiyle fiyatların sürekli arttığını, bazı firmaların son bir yıl içinde %25’i aşan maliyet artışı yaşadığını ifade etti. Buna karşılık, donanım tabanlı çözümlerin yüksek başlangıç maliyeti olmasına rağmen, uzun vadede daha öngörülebilir harcama kalıpları sunduğunu ve teknik kontrol açısından daha avantajlı olduğunu söyledi.
Gerçek hayattan bir örnekle bu riski somutlaştıran Shangett, “Altyapı arızalarının nedeni her zaman bir hacker değildir. Bazen bir yangın, bir elektrik kesintisi ya da yanlış yazılmış tek satırlık bir kod bütün sistemi çökertmeye yeterlidir” diyerek, 2022 yılında yaşanan ve Upbit gibi önemli kripto hizmetlerinin saatlerce kesintiye uğramasına sebep olan ‘Kakao veri merkezi yangını’nı hatırlattı. Bu olayı ‘ulusal düzeyde bir operasyonel felaket’ olarak tanımlayan Shangett, Web3 endüstrisinin de bu tür fiziksel tehditleri işletme riski olarak kabul etmesi gerektiğini vurguladı.
ChangeNOW’un teknik iştiraki olan NOWNodes, bu riski azaltmak için dağıtık yapılanma üzerine inşa edilmiş. Şirket, Almanya, Finlandiya ve Singapur gibi pek çok ülkede veri sunucularını bulunduruyor ve enerji, ağ altyapısı ile işlem gücünü kapsayan ‘2N+1’ modeline dayalı üçlü yedekleme sistemi kurmuş durumda. Bu sistem kapsamında şirket, her bileşen için ‘bir yedek zorunlu, iki yedek stratejik’ anlayışıyla hareket ediyor ve düzenli olarak saldırı simülasyonları ve geçiş testleri gerçekleştiriyor.
Shangett ayrıca, firmalarının farklı blokzincirleri destekleme kabiliyetiyle de fark yarattığını söyledi. Şu anda NOWNodes, Monero(XMR), eCash(eCash) ve Nano(Nano) gibi genelde göz ardı edilen projeler dahil olmak üzere 115’ten fazla ağı anlık olarak destekliyor. Teknik destek açısından ise ‘3 dakika içerisinde yanıt, birkaç saat içinde çözüm’ ilkesini benimsediklerini ve müşterilerle Telegram ile Slack üzerinden doğrudan temas kurduklarını belirtti.
Altyapı fiyatlandırmasına da ayrı bir parantez açan Shangett, “Geleneksel servis sağlayıcılar, kademeli ücretlendirme, trafik sınırlamaları ve beklenmedik fatura şoklarını ön gören sistemler sunuyor” diyerek eleştiride bulundu. Buna karşın NOWNodes, sabit ücret bazlı ve öngörülebilir bir fiyat modeli ile çalışıyor. Ona göre, “Web3 dünyasında regülasyonlar ve piyasa koşulları karmaşık olabilir. Ancak en azından altyapı masrafları öngörülebilir olmalı.”
Shangett, Web3 şirketlerinin altyapıyı yalnızca ‘maliyet kalemi’ değil, doğrudan ‘güven ve hayatta kalma zemini’ olarak görmesi gerektiğini ifade ederek konuşmasını tamamladı. “Eğer sunucular devre dışı kalırsa, şık bir kullanıcı deneyiminin ve iyi dizayn edilmiş token ekonomisinin bir anlamı kalmaz. Gerçekten krizlere karşı dayanıklı bir altyapı; sadece bir teknoloji meselesi değil, aynı zamanda strateji, insan kaynağı ve yönetişim meselesidir” dedi.
Sonuç olarak Shangett’e göre, mesele donanım mı yoksa bulut mu sorusuyla sınırlı değil. Asıl fark yaratan unsur ‘dirençlilik’ kavramı. Bu dirençlilik, yeniden tasarlanmış dağıtık sistemlerden, insani reflekslere ve şeffaf fiyatlandırmaya dayalı güven ilişkisine kadar pek çok bileşenin birleşiminden oluşuyor. Web3 projeleriyle kullanıcılar arasında kurulan sessiz anlaşmanın temeli tam da bu altyapılarda yatıyor.
Yorum 0