Michael Saylor'ın liderliğindeki strateji şirketi (eski adıyla MicroStrategy), *Bitcoin(BTC)* odağında kurumsal stratejide yeni bir dönemi başlattı. 2020'nin Ağustos ayında şirket kaynaklarından 250 milyon dolar (yaklaşık 3,475 milyar Kore won'u) kullanarak Bitcoin satın alması bu dönüşümün resmi başlangıcı oldu. Sadece bir teknoloji şirketi yöneticisi olan Saylor, bu kararla *şirket düzeyinde kripto para benimsemenin simge ismi* haline geldi.
Saylor'ın bu adımının arkasında doların düşen değeri ve uzun vadeli enflasyon riskine dair endişeler yer alıyordu. Ardından strateji şirketi farklı zamanlarda ek alımlar yaparak pozisyonunu büyüttü. Eylül ayında 175 milyon dolar (yaklaşık 2,428 milyar won), Aralık ayında ise 50 milyon dolar (yaklaşık 695 milyar won) daha yatırım yaptı. Bu işlemleri, 650 milyon dolar (yaklaşık 9,035 milyar won) tutarında dönüştürülebilir tahvil ihracı izledi ve Bitcoin yatırımlarının toplamı 1 milyar doları (yaklaşık 13,900 milyar won) aştı.
Saylor, Bitcoin’i “dijital Manhattan” olarak tanımlayarak *yıkılamaz ve kıt bir varlık* olarak nitelendirdi. Bu yaklaşım, sadece kısa vadeli kar amacı taşımıyor; bunun ötesinde uzun vadeli bir sermaye koruma stratejisini temsil ediyordu. Bitcoin’i *parasal politika karşısında bir alternatif ve sermaye stratejisinin evrimi* olarak gören Saylor, bunu gerçekleştiren ilk CEO oldu.
Onun yaklaşımı zamanla sektörde ölçüt haline geldi. Benimsediği alım politikası, *dolar maliyeti ortalaması (DCA)* yöntemiyle yapılan uzun vadeli ve dağınık yatırımlara dayanıyordu. Bu yöntem, fiyat dalgalanmalarını fırsata çevirerek belirsiz piyasalarda tutarlı bir mesaj ortaya koydu. Her ne kadar hisse değerinin seyrelmesi ve borçlanmadaki artış gibi bazı endişeleri beraberinde getirse de, Saylor’ın modeli *kurumsal Bitcoin benimsemesi için uygulanabilir bir yol haritası* olarak değerlendiriliyor.
İlginç bir şekilde, Saylor geçmişte Bitcoin’e eleştirel bir gözle bakıyordu. 2013 yılında paylaştığı bir tweet'te “Bitcoin çevrim içi kumar gibi yok olacak” şeklindeki yorumuyla skeptik yaklaşımını ortaya koymuştu. Ancak bu sözleri, 2020'deki cesur hamlesinin ardından tekrar gündem oldu. Kendisi bu paylaşımı daha sonra “tarihin en pahalı tweet’i” olarak nitelediği biliniyor.
Bugün Saylor'ın stratejisi yalnızca bir şirketin mali yönetim başarısı değil, aynı zamanda *dijital ekonomide riski dengeleyip fırsat yaratmanın yol haritası* olarak da kabul ediliyor. Ortaya koyduğu en önemli kazanım ise açık: Derinlemesine araştırma, uzun vadeli bakış açısı, risk farkındalığı ve piyasa içgörüsü, dijital varlıklar çağının CEO’ları için olmazsa olmaz nitelikler.
Yorum 0