Son dönemde merkeziyetsiz finans (DeFi) ekosisteminde yaşanan peş peşe çöküşler, sektörü derinden sarstı. 24’ünde (yerel saatle) yayımlanan Tiger Research raporuna göre, bu durum yalnızca tek bir protokolün başarısızlığı değil; sistemsel risklerin ve sorumluluktan kaçışların bir sonucu. Zincirleme kriz, ilk olarak Stream Finance’in istikrarlı kripto parası xUSD’nin çökmesiyle başladı ve MEV Capital, Elixir, Compound gibi önde gelen DeFi projelerine sıçradı.
Stream Finance, merkeziyetsiz yatırım yönetimi anlayışıyla yüksek getiri vadeden ürünler sunuyordu. Ancak xUSD’yi teminat göstererek döngüsel bir borçlanma sistemi yaratmaları sonucunda, yapının altındaki zayıflıklar gün yüzüne çıktı. Tiger Research’e göre bu sistem kağıt üzerinde krediye dayalı görünse de aslında ‘kaldıraç’ mekanizmasını gizlemek için kullanılıyordu. Dış fonların başarısız yönetimiyle 93 milyon dolarlık kayıp yaşandı ve bu durum blokzincir üzerinde bir ‘banka kaçışını’ tetikleyerek protokolün tamamen çökmesine neden oldu.
Krizin etkisi burada kalmadı. Elixir’in deUSD’si, Yei Finance’in sfastUSD’si ve Compound’un borç verme piyasası gibi birçok protokolde benzer sıkıntılar baş gösterdi. Özellikle oracle sistemlerindeki güncelleme gecikmeleri ve manuel fiyatlandırmalar, fiyat sapmalarını büyüterek daha fazla problemli borcun oluşmasına yol açtı. Projelerin ortak altyapılara bağlı yapısı sebebiyle, tek bir protokoldeki hata diğer protokollerdeki dış kaynaklı sözleşmelere ve teminat sistemlerine zarar verecek şekilde yayıldı.
Raporda, bu krizden doğrudan yatırımcıların değil; *risk küratörlerinin*, *izin gerektirmeyen (permissionless) protokollerin* ve *zamanında uyarı vermeyen araştırma kuruluşlarının* sorumlu olduğu açıkça ifade ediliyor. Risk yöneticileri, somut analizler yerine yalnızca yüksek getirileri hedefledi. Protokoller ise tehlikeli stratejileri sorgusuz şekilde destekledi. Tiger Research, kendi araştırma kuruluşu olarak bu yapısal riski önceden fark edememekten dolayı büyük bir sorumluluk hissettiğini açıkladı.
Bu gelişmeler, DeFi ekosisteminde merkezi yönetimli havuz yapıları (AAVE tarzı) ile bağımsız yönetimli kasa yapıları (Morpho, Euler gibi) arasında süregelen tartışmayı yeniden alevlendirdi. AAVE kurucusu Stani Kulechov, bağımsız kasaların aşırı risk alımına davetiye çıkardığını belirtirken, Morpho’dan Paul Frambot, farklı stratejilere ve deneylere olanak tanıyan açık yapının önemine vurgu yaptı.
Ancak hangi yapının teknik olarak üstün olduğu konusundan çok daha kritik olan faktör, *şeffaflık* ve *sorumluluk yapısının* kurulması. Günümüzde DeFi, finansal regülasyonlardan bağımsız şekilde ilerliyor ve bu durum güvenilir bir risk değerlendirme zeminini ortadan kaldırıyor. Rapora göre çözüm; bağımsız kredi derecelendirme sistemleri ile küratörlerin pay sahibi olarak sorumluluk taşıyacağı yapılar kurmak. Risk panoları, kredi notları ve kullanıcı varlıklarının teminat altına alınması sayesinde ancak yatırımcı güveni yeniden tesis edilebilir.
Tiger Research ayrıca, DeFi sisteminin sürdürülebilir bir finansal yapıya dönüşmesi için tüm oyuncuların rollerinin netleşmesi ve görev temelli bir şeffaflık kültürünün oluşması gerektiğini özellikle vurguladı. Küratörler, gerçekçi getiri oranları ve kullanıcı güvenliği odaklı yaklaşmalı; protokoller güvenliğe öncelik vermeli; araştırma kurumları ise sadece trendlere kapılmadan sorumluluk temelli uyarılar yayımlamalı.
Stream Finance krizinin temelinde yatanlar, DeFi’nin sadece teknik değil yapısal bir kırılganlık içinde olduğunu ortaya koyuyor. Bu tekil bir olay değil, sistemsel bir uyarı sinyaliydi. Çok sayıda yatırımcının ciddi şekilde zarar gördüğü bu ortamda, artık göz ardı edilemeyecek risk yönetimi çerçevelerinin yeniden kurulması gerekiyor. Yapısal dönüşüm sağlanamazsa, bir sonraki çöküş kapıda olabilir.
Yorum 0