Küresel kripto para borsası Crypto.com’un yakın tarihli araştırmasına göre, blokzincir tabanlı merkeziyetsiz finans (DeFi) protokolleri nasıl çalıştığı ve kullanıcıların ne şekilde gelir elde ettiği detaylı şekilde analiz edildi. Rapor, DeFi’nin yüksek getiri potansiyeli sunduğunu ancak akıllı sözleşme açıkları ve yüksek piyasa oynaklığı gibi çeşitli risklerle birlikte geldiğini vurguluyor. Bu nedenle yatırımcılara daha temkinli yaklaşım öneriliyor.
DeFi, aracı olmaksızın blokzincir üzerinde otomatikleşmiş finansal işlemler sunan bir teknoloji olarak öne çıkıyor. Kredi verme, borç alma, alım-satım ve varlık yönetimi gibi geleneksel finans hizmetlerini izinsiz şekilde sağlıyor. Özellikle Ethereum(ETH) tabanlı akıllı sözleşmeler kullanılarak şartlar sağlandığında otomatik olarak yürütülen işlemler sayesinde, internet bağlantısı ve dijital cüzdan sahibi herkes DeFi’ye erişebiliyor.
Crypto.com araştırmasına göre, DeFi protokollerinin gelir modeli genel olarak işlem ücretleri, borç verme/alma faizleri, tasfiye ücretleri ve performans ücretleri olmak üzere dört ana başlıkta toplanıyor. Örneğin merkeziyetsiz borsa (DEX) olan Uniswap, SushiSwap ve Curve, her işlemde genellikle %0.01 ila %0.3 arasında komisyon alıyor. Bu gelir, likidite sağlayıcılara(LP) dağıtılıyor veya protokol hazinesinde tutuluyor. Aave ve Compound gibi borç verme protokolleri yatırımcılara faiz getirisi sağlarken, Yearn Finance ya da Beefy Finance gibi otomatik getiri optimizasyon platformları elde edilen kazanç üzerinden belirli oranlarda performans ücreti alıyor.
DeFi’nin sunduğu yüksek getiri oranları, kullanıcılar için cazip bir fırsat oluşturuyor. Crypto.com araştırmasında, DeFi faizlerinin çoğunlukla geleneksel bankaların sunduğu %1–2’lik mevduat getirilerinin çok üzerinde, %5–20 aralığında olabileceği, ancak bu oranların piyasa koşullarına göre kolayca değişebileceği belirtildi. Ayrıca fiyat oynaklığı, düşük likidite ve ‘slippage’ gibi etkenler nedeniyle beklenen kazancın düşebileceği ya da kayıplar yaşanabileceği vurgulandı.
En dikkat çekici risklerden biri akıllı sözleşmelerin zayıf noktaları. Kod temelli olan DeFi protokolleri, kötü niyetli saldırılara, yazılım hatalarına, köprü (bridge) ve oracle açıklarına karşı savunmasız. Bu bağlamda araştırmada, 600 milyon dolarlık kayıpla sonuçlanan Ronin ağı saldırısı örnek gösterildi. Aynı zamanda otomatik piyasa yapıcı (AMM) mekanizmalarında görülen impermanent loss (geçici kayıp) ve düşük likiditeli token’larda rastlanan yüksek slippage oranları da dikkat edilmesi gereken noktalar arasında.
Bununla birlikte araştırma, DeFi’nin şeffaflık avantajına da dikkat çekiyor. Çoğu protokole ait işlem ücretleri, faiz oranları ve genel faaliyetler blokzincir üzerinde kayıt altına alınıyor ve bunu kullanıcılar blokzincir keşif araçları sayesinde anlık olarak izleyebiliyor. Fakat Ethereum gibi ağlar üzerindeki ‘gas fee’ ücretleri, bazı platformlardaki hasat (harvest) maliyetleri ve likidite eksikliğinde ortaya çıkan örtük masrafların da dikkate alınması gerektiği ifade ediliyor.
Crypto.com, DeFi’nin finansal kapsayıcılığı ve otomasyon getiren yapısının önemli bir gelişme olduğunu ancak kullanıcıların risk faktörlerini detaylı bir şekilde değerlendirdikten sonra sisteme dahil olması gerektiğini belirtiyor. Sadece yüksek getirilere odaklanmak yerine, adres doğrulaması mevcut olan, denetlenmiş ve güçlü topluluklara sahip güvenilir protokollerin tercih edilmesi gerektiğini söylüyor. Gerekli görülmesi halinde sigorta hizmetlerinden yararlanmanın da bir seçenek olduğu ekleniyor.
Sonuç olarak, DeFi sistemleri geleneksel finans yapılarına alternatif olma potansiyeli taşıyor. Kurumsal yatırımcıların ve finansal kuruluşların bu alana ilgisi arttıkça ekosistemin daha olgun ve stabil bir yapıya kavuşabileceği öngörülüyor. Ancak teknik karmaşıklıklar ve düzenleyici belirsizlikler hâlâ ön plandayken, her bireysel yatırımcının detaylı araştırma yaparak dengeli bir yatırım stratejisi oluşturmasının hayati önem taşıdığı Crypto.com tarafından bir kez daha hatırlatıldı.
Yorum 0