Blockchain, şeffaflık, merkezsizleşme ve herkese açık bir güven mekanizması sağlamak amacıyla tasarlanmıştı. Ancak yapay zekâ(AI) çağının gelişmesiyle birlikte, yeni tehditlerle karşı karşıya. Günümüzde internet trafiğinin neredeyse yarısının botlar tarafından oluşturulduğu, blockchain üzerindeki işlemlerin ise %80’inin otomatik sistemlerce gerçekleştirildiği tahmin ediliyor. On-chain aktivitelerin önemli bir kısmı da AI ajanlarının kontrolünde gerçekleşiyor.
Bazı botlar yasal ve faydalı işlevler sunsa da, airdrop avcılığı veya sahte hesap üretimi gibi kötüye kullanım örneklerinde ağlar aşırı yükleniyor, işlem ücretleri artıyor ve blok alanı ile kaynaklar tekelleştiriliyor. Blockchain ekosistemini koruyacak son savunma hattı ise insanlar. Otomasyonun yol açtığı adaletsiz zararları önlemek, maksimum kazanım değeri (MEV) saldırılarına karşı koymak ve sadece yüksek gas ücreti ödeyenlerin işlem yapabildiği düzene engel olmak insanlara düşüyor.
AI botlarının ağı ele geçirmesi süreci hali hazırda başlamış durumda. Bu botlar, ağdaki hakimiyetlerini artırıyor, sofistike saldırı yöntemleri kullanıyor ve işlem hacmini ele geçirerek gas ücretlerini yükseltiyor. Ayrıca merkeziyetsiz finans(DeFi) piyasalarında da büyük tahribat yaratıyorlar. Bazı ağlarda botların sebep olduğu sıkışıklık nedeniyle işlem başarısızlık oranı %75'i aşmış durumda. Ethereum(ETH) ana havuzu bile otomatik işlemler yüzünden adeta su altında kalırken, insan kullanıcılar değerli blok alanı için kıyasıya mücadele ediyor.
Bu sorunlar blockchain ağlarının ötesine geçerek geleneksel finans sektörünü de etkiliyor. AI tabanlı botlar, bankacılık ve finansal hizmetler alanının temelini sarsmaya hazırlanıyor. Yakın bir gelecekte, finans kurumları, şirketler ve bireyler geniş çaplı AI dolandırıcılık saldırılarına maruz kalabilir. Hali hazırda 2024 yılı içerisinde, finans sektöründe AI botnet kaynaklı hizmet aksatma(DDoS) saldırıları %55 oranında artış gösterdi. Şu anda harekete geçilmezse, insanlar hem merkeziyetsiz finans hem de geleneksel finans sistemlerini hız ve büyüklük optimizasyonuna odaklı acımasız otomasyon sistemlerine bırakma riskiyle karşı karşıya kalacak.
Mevcut duruma yönelik olarak genelde ölçeklenebilirlik artırımı çalışmaları yapıldı. Layer2 çözümleri, rollup’lar ve yüksek işlem performansına sahip execution client'lar ile işlem hızının artırılması ve ücretlerin düşürülmesi hedeflendi. Ancak sadece insan odaklı olmayan saf ölçeklenebilirlik; ciddi yan etkilere yol açıyor. İşlem ücretlerinin düşmesi, saldırganların düşük maliyetle ağları kötüye kullanmasına olanak tanırken, botların blockchain’e çok daha kolay sızmasına kapı aralıyor. İşlem hızının artması ise AI trader’ların insan yatırımcıları daha hızlı ezmesine neden oldu.
Bu durum birçok kez gözler önüne serildi. Zcash yoğun spam saldırıları nedeniyle blockchain ağını ciddi şekilde sekteye uğrattı. Manta Network, token listelemesi sırasında bir DDoS saldırısıyla işlem gecikmeleri ve kullanıcı şikayetleri yaşadı. Ethereum ağı üzerinde de trafik yoğun olduğu dönemlerde botlar gas fiyatlarını manipüle ederek gerçek kullanıcıların işlemlerinde gecikmelere ve yüksek ücret artışlarına sebep oldu.
Ölçeklenebilirlik elbette önemli. Ancak blockchain tasarımının bir diğer kritik prensibi olan ‘insan doğrulama(proof-of-human)’ altyapısını güçlendirmek asla ihmal edilmemeli. İnsan doğrulama altyapısı, bir kullanıcının dijital ortamda gerçek bir birey ve benzersiz bir varlık olduğunu onaylayan mekanizmalardır. Bu, blockchain sistemlerinde kontrolü insanlarda tutmaya devam edebilmek için zorunlu bir adım olarak değerlendiriliyor. Özellikle AI ajanlarının büyümesini hızla sürdürdüğü bir dönemde bu daha da kritik hale geldi.
İnsan doğrulama sistemleri sayesinde blockchain ağlarını insan merkezli olarak geliştirmek mümkün. Örneğin, doğrulamadan geçmiş insan kullanıcılara doğrudan blok alanı tahsis edilerek, otomatik botların zorunlu işlemleri engellemesi önlenebilir. Blockchain’in AI botlarının oyun alanı haline gelmesini önlemek için bu tür altyapıların hızla hayata geçirilmesi hayati önem taşıyor.
Yorum 0