Back to top
  • 공유 Paylaş
  • 인쇄 Yazdır
  • 글자크기 Yazı tipi Boyutu
URL kopyalandı.

Vitalik Buterin'den 'teknolojik tekellere' karşı radikal öneri: Zorunlu yayılım zamanı

Vitalik Buterin'den 'teknolojik tekellere' karşı radikal öneri: Zorunlu yayılım zamanı / Tokenpost

Ethereum(ETH) kurucu ortağı Vitalik Buterin, teknolojik ilerlemenin sağladığı gücün az sayıda kişi ya da kuruma yoğunlaşmasının ‘demokrasi’ ve ‘özgürlük’ açısından büyük bir tehdit olduğunu vurguladı. Geçtiğimiz ay sonunda kişisel blogunda yayımladığı “Güç Dengesi (Balance of Power)” başlıklı kapsamlı yazısında Buterin, teknolojinin hızla geliştiği bu dönemde, yeniliği engellemeden sosyal dengeyi koruyabilmek için radikal bir fikir olarak ‘teknolojinin zorunlu yayılımı’nı önerdi.

30’unda yayımlanan yazısına göre, Buterin hem *devlet gücü*, hem de *büyük şirketler* ve *kitle hareketleri* gibi üç ana ‘güç kutbu’nun eş zamanlı büyüyerek, birbirini dengelemeden topluma baskı kurduğunu savundu. “Teknolojik, ekonomik ve kültürel ilerleme güzel ama bu ilerlemeyi yönlendiren kurumlar da en korkulan yapılara dönüşmüş durumda.” sözleriyle durumun ciddiyetine dikkat çekti.

Örneğin, Buterin'e göre video oyunları artık sadece ‘eğlence’ değil, kullanıcıdan para çekmeye odaklı bir tasarıma evrildi. Benzer şekilde, ilk başlarda eşit dağıtımı hedefleyen kripto projeler de yıllar içinde, token’ların giderek daha fazla iç çevrelere ayrıldığı bir modele dönüştü. Bunun sonucu olarak, *güç ve servet merkeziyetçi bir yapıda toplanmaya başladı*.

Bu tespitten hareketle Buterin, ‘defansif hızlandırma’ (d/acc) adını verdiği bir stratejiyi öneriyor. Buna göre, savunma teknolojileri açık kaynaklı olarak geliştirilmeli ve herkesin erişimine açılmalı. Bu sayede büyük bir teknolojik tehdide karşı toplum genelinin kendini koruyabileceği bir altyapı oluşturulabilir. Buterin ayrıca, siyasi ya da teknik gücün tek bir elde toplanmasını önlemek için ‘yerel yönetim dinamizmi’, ‘vatandaş özgürlüğü’, ‘şeffaf mekanizmalar’ ve ‘kurumsal hesap verilebilirlik’ gibi klasik denetim modellerinin tekrar değerlendirilmesini öneriyor.

Bu çerçevede öne çıkan önerilerden biri de ‘zorunlu yayılım’ (mandatory diffusion) modeli. Buterin, teknolojilerin tekelleşmesini önlemek adına, belli ölçeği geçen sistemlerin açık protokollerini toplumla paylaşmaya mecbur bırakılabileceğini savundu. Özellikle ‘düşmanca birlikte çalışabilirlik’ (adversarial interoperability) fikrinin bu anlamda önemli bir yer tuttuğunu aktaran Buterin, buna örnek olarak şunları gösterdi:

- Kullanıcıların kendi filtreleme sistemlerini kurabileceği ‘alternatif sosyal medya istemcileri’,

- Yapay zeka tarafından üretilen içerikleri otomatik olarak tespit edip engelleyen tarayıcı uzantıları,

- Merkezi finans sistemlerini aşarak çalışan ‘kripto-para/itibari-para’ köprüleri.

Yine bilimsel yayınları ücretli hale getiren yayıncılık sistemine karşı kurulan Sci-Hub platformunu buna örnek gösteren Buterin, Avrupa Birliği’nin uyguladığı karbon sınır vergisi modelinin bir benzerinin teknolojik tekeller için de uygulanabileceğini savundu: belli düzeyde kapalı çalışan projelere vergi; açık kaynaklı sistemlere vergi muafiyeti gibi öneriler tartışılabilir.

Ancak Buterin’in eleştirisi yalnızca dış dünyaya yönelmedi. 18 Aralık’ta yaptığı bir başka açıklamada, Ethereum protokolünün karmaşıklığı nedeniyle artık yalnızca az sayıda uzmanın sistemi anlayabildiğini ve bunun da kullanıcının onlara ‘zorunlu güven’ duymasına yol açtığını söyledi. Bu bağlamda, Ethereum’un erken dönem geliştiricilerinden Péter Szilágyi’nin de, Buterin ve çevresindeki 5-10 kişilik grubun Ethereum’un önceliklerini belirleyip kaynak dağıtımını kontrol ettiğini açıklaması dikkat çekti. Ona göre, bu yapı *elit merkezli kontrol* biçimiyle, platformun yönünü dolaylı olarak tayin ediyor.

İlginç olan ise, tüm bu eleştirilere rağmen Ethereum ana ağı üzerindeki etkinlik rekor kırıyor. 29 Aralık’ta yapılan toplam işlem sayısı 2,2 milyona ulaşarak bugüne kadarki en yüksek seviyeye çıktı. Ortalama işlem ücreti ise sadece 17 cent (yaklaşık 246 TL kuruş) gibi düşük bir seviyeye geriledi. Bu gelişme, özellikle ‘Pectra’ ve ‘Fusaka’ güncellemeleriyle ağ üzerindeki işlem kapasitesinin ve doğrulayıcı verimliliğinin artması sayesinde gerçekleşti.

Yorum: Buterin’in önerdiği zorunlu yayılım ve birlikte çalışabilirlik modelleri, yalnızca kripto değil, teknoloji siyaseti ve dijital eşitlik konularında da önemli katkılar sunuyor. Merkeziyetçiliğin getirdiği sistemsel riskleri dağıtılmış alternatiflerle dengelemek, eski denge mekanizmalarının işlememeye başladığı bu dönemde yeni bir çıkış yolu olabilir.

<Telif hakkı ⓒ TokenPost, yetkisiz çoğaltma ve yeniden dağıtım yasaktır >

Popüler

Diğer ilgili makaleler

Yorum 0

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.

0/1000

Yorum ipuçları

Harika bir makale. Takip talep etme. Mükemmel bir analiz.
1