Hong Kong üçüncü kez tokenlaştırılmış devlet tahvili ihraç ederek dijital varlık merkezi olma yolundaki adımlarını hızlandırıyor. Bu son tahvil ihracında, tokenlaştırılmış borsa yatırım fonlarına (ETF) uygulanan ‘damga vergisi muafiyeti’ dikkat çekiyor. Böylece yatırımcılar için daha cazip vergi avantajları sunulması bekleniyor. Bunun yanı sıra, güneş paneli, değerli metaller ve demir dışı metaller gibi ‘fiziksel varlıkların tokenlaştırılması’ da eş zamanlı olarak ilerletiliyor. Hong Kong yönetimi bu şekilde pazar hacmini daha da genişletmeyi hedefliyor.
Hong Kong’un tokenlaştırılmış tahvil süreci ilk olarak 2021’de Uluslararası Ödemeler Bankası(BIS) ile yürütülen ‘Project Genesis’ ile başladı. Ardından 2023 Şubat’ta 8 milyar Hong Kong doları (yaklaşık 1,43 trilyon Kore wonu) değerinde ilk yeşil token tahvil, 2024 Şubat’ta ise 6 milyar Hong Kong doları (yaklaşık 1,07 trilyon Kore wonu) değerinde çok para birimli dijital tahvil ihraç edilerek, sürecin teknik uygulanabilirliği ve piyasa talebi kanıtlanmış oldu.
Bu üçüncü ihraç ise artık yalnızca bir deneme değil; tokenlaştırılmış varlıkların gerçek piyasada da ‘kullanılabilirliği ve yaygınlaşma potansiyeli’ni sınayan ciddi bir adım niteliğinde. Özellikle damga vergisi muafiyeti, ETF yatırımında maliyetleri düşürerek küresel yatırımcılara güçlü bir teşvik sunuyor. Ek olarak, *24 saat işlem yapılabilmesi* ve *parçalara bölünmüş yatırım imkânı* sayesinde, daha önce erişimi zor olan varlıklara bireysel yatırımcıların da katılımı kolaylaşıyor.
Hong Kong hükümeti bu adımlarla kendini ‘Web3 odaklı bir merkez’ olarak konumlandırmak istiyor. Yine de bazı önemli zorluklar söz konusu. Teknik altyapının güçlendirilmesi, mevcut finans sistemleriyle entegrasyonun sağlanması, blokzincir altyapılarının ölçeklenebilirlik ve dayanıklılık bakımından test edilmesi gibi alanlarda gelişim gerekiyor. Ayrıca yatırımcı koruma ve kara para aklamayı önleme(KYC/AML) gibi düzenleyici çerçevelerde de takviyeye ihtiyaç var.
Hong Kong’un bu tokenlaşma stratejisi, kripto ekosisteminde ‘fiziksel varlıkların dijitalleşmesi ve piyasa katılımının demokratikleşmesi’ konusunda örnek teşkil ediyor. Üçüncü token tahvili ihracının başarıyla tamamlanması halinde, küresel sermaye piyasalarında blokzincir tabanlı finansal ürünlerin gerçekten yaygınlaşabileceği bir dönemin başlangıcı olabilir.
Yorum 0