Tether(USDT), artık yalnızca bir sabit coin (stablecoin) ihraççısı olarak görülemeyecek kadar geniş çaplı bir yapıya kavuşmuş durumda. 2025 yılı itibarıyla, Amerika Birleşik Devletleri devlet tahvilleri ve geri alım anlaşmalarına (repo) dayalı devasa varlık portföyü sayesinde 10 milyar doları (yaklaşık 13 trilyon Kore wonu) aşkın *faiz geliri* elde ederek, kripto piyasasında sıradışı bir *kâr* modeline ulaşmış durumda.
Tether’ın kısa süre önce yayımladığı finansal rapora göre, şirketin toplam varlıkları 181,2 milyar dolar (yaklaşık 241 trilyon Kore wonu) seviyesine ulaştı. Buna karşılık yükümlülükleri 174,5 milyar dolar (yaklaşık 232 trilyon Kore wonu) olarak bildirildi. Bu da Tether’ın yaklaşık 6,8 milyar dolar (yaklaşık 9 trilyon Kore wonu) *net varlığa* sahip olduğu anlamına geliyor. Dolaşımdaki Tether(USDT) hacmi de 174 milyar dolara ulaşarak, şirketin küresel *sabit coin piyasasındaki hakimiyetini* açıkça ortaya koydu.
Tether’ın faiz gelirlerinin temel kaynağını ise ABD devlet tahvilleri ve kısa vadeli finansal ürünler oluşturuyor. Faiz oranlarının yüksek seyretmeye devam ettiği mevcut ortamda, şirket bu durumdan en iyi şekilde yararlanarak *getirisini maksimize etmeyi* başarıyor. Tether, sıradan bir kripto şirketinin ötesinde, bir *finansal kurum* gibi hareket edip faiz gelirleri üzerinden doğrudan *faaliyet kârı* elde eden bir yapı sergiliyor.
Bununla da yetinmeyen Tether, elde ettiği kârın %15’ine kadar olan kısmını Bitcoin(BTC)’e dönüştürüyor. Aynı zamanda altın, repo sözleşmeleri gibi çeşitli *fiziksel varlıklara* da yatırım yaparak bir finans kurumu gibi *çeşitlendirilmiş portföy* yönetimi stratejisi izliyor. Ayrıca, yaptırım altındaki cüzdanları dondurma ya da desteklediği blok zincirlerini yeniden yapılandırma gibi adımlar atarak, bir *merkez bankasına benzer* kontrol yetkisi de uyguluyor.
Bu gelişmeleri değerlendiren birçok sektör temsilcisi, Tether’ın adeta özel sektör tarafından işletilen bir *“dolar endeksli merkez bankası”* gibi çalıştığını belirtiyor. Ancak bu modelin en büyük *sınırlılığı*, herhangi bir yasal yetkiye ya da kamu güvencesine sahip olmaması. Şirket, bağımsız denetime tabi tutulmuyor ve yayımladığı finansal raporlar yalnızca üçüncü taraf *onay belgelerine (attestation)* dayanıyor.
Sonuç olarak, Tether, kripto piyasasında bir *özel rezerv para* işlevi görürken aynı zamanda geleneksel finans ile *hakim sınırları kaldıran* bir etki yaratıyor. Denetim sürecindeki şeffaflık eksikliğine rağmen, Tether’ın giderek artan piyasa gücü ve operasyonel ölçeği, gelecekte güven ve şeffaflığı artırma çabalarının nasıl şekilleneceği konusunda önemli sorular doğuruyor.
Yorum 0