MEXC Ventures, 24’ünde (yerel saatle) yayımladığı bir araştırmada Nasdaq’ın sunduğu hisse senedi tokenlaştırma teklifinin yalnızca teknik bir test olmadığını, bunun Amerikan finans piyasasında *yapısal bir dönüşüm* anlamına geldiğini vurguladı. Bu teklif, Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na(SEC) iletilmiş durumda ve onaylanırsa, geleneksel hisse senedi piyasasında blokzincir tabanlı sistemin kullanıldığı ilk örnek olacak.
Hisse senetlerinin tokenlaştırılması, dijital varlıkların yükselişi ve 7/24 kesintisiz işlem talepleri doğrultusunda, yatırımcılara alternatif bir varlık yönetimi altyapısı sunmaya odaklanan bir model olarak öne çıkıyor. Nasdaq, bu modeli *mevcut yavaş kliring süreçleri* ve çok katmanlı aracıların neden olduğu tıkanmaları aşmak için pratik bir çözüm olarak sunuyor. MEXC Ventures’a göre bu sistem sadece teknik altyapı yeniliği değil, *paralel işletim hedefleyen stratejik bir dönüşüm*.
Nasdaq teklifinde dört temel ilkeye dikkat çekiyor. İlk olarak, tokenlar fiziksel hisse senetleriyle 1:1 oranında eşleşiyor ve aynı CUSIP numarasıyla, geçerli düzenlemelere göre aynı haklara sahip. İkinci olarak, blokzincir yalnızca bir *kayıt defteri* işlevi görüyor; token sahipleri tam hissedar haklarına sahip oluyor. Üçüncüsü, bu sistem merkeziyetsiz finans(DeFi) modeliyle değil, ABD menkul kıymetler yasası çerçevesinde çalışan şeffaf bir yapı olarak planlandı. Son olarak, amaç temel varlık yapısını değiştirmek değil, altyapıyı dönüştürmek.
Sistemin işleyişi, geleneksel piyasa düzeniyle yeni teknolojilerin uyumunu hedefliyor. Blokzincir olarak kamuya açık zincirler değil, *izinli blokzincir altyapısı* kullanılıyor. Fiziksel hisseler lisanslı saklama kurumlarında tutulurken, emir defteri Nasdaq’ın mevcut sisteminde işletilmeye devam ediyor. Ancak mülkiyet aktarımı ve ödeme işlemleri blokzincir üzerinden gerçek zamanlı işlenerek, bugünkü T+1 ya da T+2 takas süreleri ‘saniyeler’ mertebesine düşürülüyor. MEXC Ventures, bu yapıyı *finansal verimlimliği kökten artıran bir yaklaşım* olarak niteledi.
Tokenlaştırılmış hisse senetleri, *anında işlem*, *gerçek zamanlı denetim*, *parçalı yatırım imkânı* ve *sürekli işlem saatleri* gibi yeni özellikler sunuyor. Blokzincir üzerine kurulu değiştirilmesi imkânsız veri yapısı, denetim ve regülasyon açısından büyük bir avantaj sağlarken, finansal ürünlerin kullanım alanlarını da genişletiyor. MEXC Ventures, ABD'nin küresel fintek liderliğini koruması için bu tür dijitalleşme adımlarının *acil hız kazanması* gerektiğini belirtiyor.
Ancak her teknoloji hamlesi gibi bu sistemin de zorlukları var. Öne çıkan sorunlar arasında, *özel anahtarların (private key) yönetimi*, geleneksel ve token piyasası arasındaki *likidite bölünmesi*, fiziksel varlık ile token arasındaki *hukuki bağın tanımı* ve Nasdaq’ın yüksek frekanslı veri işleme yükünü blokzincir sistemlerinin taşıyıp taşıyamayacağı yer alıyor. Zira Nasdaq günlük milyarlarca mesajı işlerken, blokzincir altyapısının da bu ölçekte çalışabilecek kapasitede olması bekleniyor.
Bu girişim sadece Nasdaq’ı değil, tüm sektörü etkileyebilir. Önerinin onaylanması halinde, ETF sağlayıcıları, kurumsal yatırımcılar ve hatta rakip borsalar olarak New York Menkul Kıymetler Borsası(NYSE) gibi platformların da karşılık vermesi muhtemel. Uzmanlar, 2026 ile 2027 yılları arasında *ilk uygulamaların bazı mavi çip hisseler veya ETF’ler* aracılığıyla başlayabileceğini öngörüyor.
Sonuç olarak, bu teklif ABD sermaye piyasasını adım adım *blokzincir tabanlı bir varlık platformuna* dönüştürmeye yönelik bir stratejik hamle olarak görülüyor. MEXC Ventures, bu dönüşümün onaylanması halinde geleneksel ve dijital varlık piyasaları arasındaki çizgiyi ortadan kaldırarak, *varlıkların kaydı, saklanması ve takibi* gibi temel mekanizmaları uzun vadeli olarak değiştirebilecek *tarihi bir kırılma noktası* yaratabileceğini ifade etti. Bu da yalnızca yeni bir teknoloji değil, *finansın geleceğini şekillendiren bir temel yapı* kurmak anlamına geliyor.
Yorum 0