Dünyanın en büyük varlık yöneticisi BlackRock(BLK), *borsa yatırım fonlarının (ETF)* tokenlaştırılmasını değerlendirmeye başladı. Bu hamle, Bitcoin(BTC) spot ETF’sinin yüksek performansının ardından gelen yeni stratejik adım olarak dikkat çekiyor. Bu gelişme, geleneksel finans piyasalarıyla blokzincir teknolojisinin birleşmesinin hız kazanma ihtimalini gündeme taşıyor.
Bloomberg’in 24’ündeki (yerel saatle) haberine göre BlackRock, fiziki varlıklara dayalı ETF’leri blokzincir üzerinde *tokenlaştırma* planlarını masaya yatırdı. Ancak bu fikir, farklı ülkelerdeki düzenleyici engeller nedeniyle kısa vadede uygulamaya geçirilmesi zor bir seçenek olarak değerlendiriliyor. Şirket halihazırda Ethereum(ETH), Avalanche(AVAX), Aptos(APT) ve Polygon(MATIC) gibi çeşitli blokzincirlerde işlem gören, dünyanın en büyük tokenlaştırılmış para piyasası fonu olan “BlackRock USD Kurumsal Dijital Likidite Fonu (BUIDL)”u yönetiyor. Fonun şu anki varlık değeri yaklaşık 2,2 milyar dolar (yaklaşık 3 trilyon 580 milyar Kore wonu) seviyesinde bulunuyor.
ABD’de ETF’lerin sayısı, borsada işlem gören hisse sayısını aşacak kadar büyük bir artış gösterdi. Bu yaygın ETF’lerin blokzincir üzerine taşınması sayesinde, klasik piyasa işlem saatlerinin ötesinde *likidite* elde edilebileceği ve merkeziyetsiz finans (DeFi) sisteminde teminat olarak değerlendirme potansiyelinin oluşabileceği düşünülüyor.
JP Morgan, para piyasası fonlarının tokenlaştırılmasını *"sektör için büyük bir sıçrama"* şeklinde yorumladı. Kurum, Goldman Sachs(GS) ve Bank of New York Mellon(BNY Mellon) ile birlikte yürüttüğü ortak projeye BlackRock’un da katılacağını belirtti. Söz konusu projenin amacı, BNY müşterilerinin para piyasası fon hisselerini Goldman Sachs’ın özel blokzincirine doğrudan kaydederek saklamasını sağlamak.
Bu sırada Çin’in Hong Kong üzerindeki baskıları, kripto para sektörü genelinde yeni bir *düzenleyici dalga* beklentisine yol açtı. Yerel basın kuruluşu Caixin'in haberine göre, bölgedeki Çin'e ait kamu şirketleri, büyük internet firmaları ve finans kuruluşlarının stablecoin veya kripto para faaliyetlerinden tamamen çekilme ihtimali bulunuyor.
Gelişmenin temelinde, Hong Kong hükümetinin 1 Ağustos’ta yürürlüğe soktuğu yeni stablecoin düzenlemesi yer alıyor. Bu düzenleme, şirketlere altı aya kadar bir geçiş süresi tanıyor. Şu ana dek 77 kurum ruhsat alma niyeti beyan etmiş olsa da, Çin ana karasından gelen firmaların—özellikle devlet bankalarının Hong Kong şubeleri ile kamuya ait finans kuruluşlarının—bu sürece katılmayabileceği belirtiliyor.
HSBC ile birlikte dünyanın en büyük varlık bankası olan Çin Sanayi ve Ticaret Bankası(ICBC), Hong Kong stablecoin lisansı için başvurma hazırlığındaydı. Ancak değişen düzenleyici atmosfer nedeniyle bu kurumların sürece dahil olup olmayacağı belirsizliğini koruyor. Adı açıklanmayan bir finans sektörü yetkilisi, Caixin’e verdiği demeçte, “Politikaların netleşmesine dek bazı şirketler başvurularını askıya alabilir” yorumunda bulundu.
Öte yandan, Hong Kong Para Otoritesi (HKMA), kripto para tutan bankalar için *sermaye gereksinimlerini esnetme* planını da değerlendiriyor. Konuya yakın kaynaklara göre HKMA, bu tür bankaların sermaye yapısına ilişkin kurallarda yumuşamaya gitmeyi masaya yatırmış durumda.
Kripto düzenlemeleri ve tokenlaştırma gibi süreçlerin aynı anda hız kazanmasıyla sektör bir *yapısal dönüşüm* süreci yaşıyor. ABD merkezli büyük finans şirketleri tokenlaştırma konusunda agresif adımlar atarken, Çin menşeili firmaların giderek artan *düzenleyici baskı* nedeniyle geri adım atması, iki bölge arasında önemli bir fark oluşmasına yol açabilir.
Yorum 0