Yüksek enflasyon kripto paralara ilgiyi artırıyor: Bitcoin(BTC) ve Ethereum(ETH) güvenli liman oldu

Dünya genelinde ülkeler yüksek enflasyonla mücadele ederken, bazı aşırı yüksek enflasyonlu ülkelerde halkın kripto paraları temel varlık koruma aracı olarak benimsediği görülüyor.

COVID-19 pandemisi döneminde birçok ülke tarafından uygulanan büyük ölçekli mali teşvik paketleri, küresel ölçekte enflasyonun hızla yükselmesine neden oldu. Tedarik zinciri bozulmaları ve Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle gıda ve enerji fiyatlarında ciddi artışlar yaşanınca durum daha da kötüleşti.

Bu gelişmelerin ardından büyük merkez bankaları agresif faiz artırımları ve tedarik zincirini istikrara kavuşturacak politikalar geliştirdi. Son iki yılda enflasyon artışı birçok ülkede yatay seyre geçerken, bazı bölgelerde üç haneli rakamlara ulaşan ‘aşırı yüksek enflasyon’ halen sürüyor.

Öne çıkan ülkelerden bazıları Arjantin, Venezuela ve Zimbabve. Bu ülkelerde yıllık enflasyon oranı %100’ün çok üzerinde seyrediyor. Yerel para birimlerinin aşırı değer kaybettiği bu ülkelerde insanlar, varlıklarını koruyabilmek amacıyla ulusal para yerine Bitcoin(BTC) ve Ethereum(ETH) gibi kripto paralara yöneliyor. Dolar gibi rezerv paraların erişiminin kısıtlı olması da kripto paraları fiilen ‘son çare’ olarak öne çıkarıyor.

Bazı piyasa uzmanları, bu gibi aşırı enflasyon ortamlarında kripto paraların artık sadece spekülatif değil, günlük hayatı sürdürebilecek kadar temel bir ‘yaşam varlığı’ haline geldiğini düşünüyor. Özellikle yalnızca bir akıllı telefon ve internet bağlantısıyla kolayca satın alınabilmesi, gönderilmesi ve saklanabilmesi, bankacılığa erişimin sınırlı olduğu bölgelerde ‘kripto’yu daha da işlevsel kılıyor.

Kripto paralar küresel bir varlık sınıfına dönüşme yolunda ilerlerken, yüksek enflasyona maruz kalan ülkelerde bu varlıklara olan *talebin artmaya devam etmesi* bekleniyor. Kripto teknolojisinin ve zincir üstü (on-chain) finans altyapısının gelişmesi bu süreci daha da hızlandırabilir.

Yorum: Aşırı enflasyonun kripto paralara olan ilgiyi beslediği bu süreçte, özellikle Latin Amerika, Asya ve Afrika’daki gelişmekte olan ülkelerde hem bireysel kullanım hem de altyapı yatırımları açısından önemli fırsatlar doğabilir.