2017’de CryptoKitties adlı NFT oyunu sebebiyle Ethereum(ETH) ağı ciddi şekilde tıkanmış ve bu durum, blokzincir dünyasında *ölçeklenebilirlik sorununun* en büyük işaretlerinden biri olmuştu. Aradan geçen 7 yılda merkeziyetsiz finans(DeFi) ekosisteminde 100 milyar doları aşkın varlık kilitlenmiş durumda. Aynı zamanda milyonlarca NFT aktif şekilde el değiştiriyor. Ancak tüm bu faaliyetlerin temelini oluşturan Ethereum Sanal Makinesi (EVM), hâlâ *kısıtlı kapasitelerle* çalışmaya devam ediyor.
Bugüne dek bu probleme verilen en yaygın yanıt, *Layer 2 (Katman 2)* çözümleri oldu. Bu yaklaşımla işlemler, Ethereum ana ağı dışında işlenip sonuçları ana zincire raporlanıyor. Ancak son dönemdeki gelişmeler, bu çözümün *başlangıçtan itibaren hatalı bir bakış açısından* kaynaklanmış olabileceğini düşündürüyor.
Layer 2 çözümleri başlangıçta düşük maliyetli ve yüksek ölçeklenebilir sistemler sunmak için geliştirildi. Ancak giderek daha fazla uzman, bunların kalıcı çözüm yerine bir *geçici bant çözüm* sunduğunu öne sürüyor. Özellikle 2024’te neredeyse her 19 günde bir yeni Layer 2 ağı ortaya çıkarken, bu durum ekosistemi daha da karmaşık hale getiriyor. Öte yandan, merkeziyetsizlik konusundaki tartışmalar ve Layer 2’ler arasındaki *zayıf birlikte çalışabilirlik* sorunları sistemin yapısal zorluklarını gözler önüne seriyor. Hatta bazı Layer 2 projeleri, işlemlerin sırasını denetleyen veya sansür uygulayabilen merkezi ‘sıralayıcılar’ kullanıyor. Ethereum kurucu ortağı Vitalik Buterin de bu yapısal dengesizliklerin katmanlar arası uyumsuzluğu büyüttüğünü kısa süre önce kendi blog yazısında vurguladı.
Bu süreçte, *'yerel rollup' (native rollup)* gibi yenilikçi mimari öneriler de konuşulmaya başladı. Bu tür çözümler merkeziyetsizlik sorununu azaltmayı hedefliyor olsa da, proje değerlerinin nasıl paylaşılacağı konusunda yeni ama *uygulaması zor* modeller gerektiriyor. Sonuç olarak Ethereum’un Layer 2 sistemlerinin yaşadığı darboğazları doğrudan üstlenmesi, çözümden çok yeni bir yük oluşturuyor.
Layer 2 sistemlerinin işleyişini sağlamak için yıllık 95,53 milyon dolar (yaklaşık 1,4 trilyon Kore wonu) gibi yüksek miktarda kaynak harcanıyor. Ancak bu kaynakların Layer 2’leri genişletmeye harcanması yerine, sorunların kaynağına inerek temel katman olan *Layer 1’in yeniden yapılandırılması* gerektiği yönündeki görüşler güçleniyor.
Bu noktada öne çıkan hususlardan biri, *performans ölçüm kriterlerinin yeniden tanımlanması*. Şu ana kadar blokzincir ağları çoğunlukla saniye başına işlem (TPS) üzerinden karşılaştırıldı. Ancak her işlem farklı hesaplama yükleri barındırabiliyor. Örneğin bir Ethereum (ETH) gönderimi yaklaşık 21.000 gas tüketirken, aynı ağ üzerinde yapılan bir ERC-20 token transferi 65.000 gas’a kadar çıkabiliyor. Bu gibi farklar dikkate alınmadan yapılan TPS karşılaştırmaları verileri *yanıltıcı* hale getiriyor.
Bunun yerine gündeme gelen alternatif metrik *saniye başına gas kullanımı (gas per second)* oluyor. Bu ölçüt; sıradan ETH gönderimlerinin ötesine geçen tüm karmaşık işlemleri içeren zincir içi faaliyetleri daha kapsamlı biçimde yansıtıyor. Şimdilik tüm ağlarda kullanımı başlangıç aşamasında olsa da, uzun vadede bu metrik *blokzincir performans analizinde yeni standart* olmaya aday.
Tüm bu gelişmeler, yeniden *Layer 1’e odaklanmanın* zamanının geldiğine işaret ediyor. Ethereum uzun süredir Rollup odaklı bir yol haritası izliyor; ancak bu süreçte temel protokol iyileştirmeleri geri plana atılmış durumda. Layer 1 ise hâlâ tüm kripto ekosisteminin omurgası niteliğinde ve uzun vadeli performans, kullanım kolaylığı ve güvenlik açısından kilit pozisyonda. Öncelikle *paralel işlem* gibi yapısal düzenlemelerle işlem kapasitesi artırılmalı. Ardından, konsensüs algoritması ve veri depolama mantığı da performans öncelikli şekilde yeniden ele alınmalı.
Mevcut haliyle Ethereum’un yüksek gas maliyetleri ve ağ yoğunluğu, gelecek kullanıcı dalgasını taşıyacak kadar güçlü değil. Bu noktada Layer 1 seviyesinde güçlü fikir birliğine dayanan *yapısal reformlar*, kullanıcı deneyimini dönüştürmek için elzem. Layer 2’ye aşırı odaklanıldığı bu uzun dönemi gözden geçirip, daha temel çözümlere yönelme vaktine gelinmiş durumda.
TPS temelli bakış açısından sıyrılıp, *gas kullanım miktarı gibi gerçekçi metriğe* yönelmek ve daha geniş ölçeklenebilirlik sağlayacak Layer 1 reformlarıyla ilgilenmek, Ethereum Virtual Machine (EVM)’in *daha önce görülmemiş bir performans ortamı* sunmasına zemin hazırlayabilir. EVM tamamen ortadan kalkmayacak. Ancak geleceği, bugün hangi yolu seçeceğimize bağlı.
Yorum 0