Polygon(POL) CEO’su: DeFi’de likidite modeli tamamen değişmeli

Polygon Labs CEO'su Marc Boiron, DeFi ekosisteminde likidite yönetim yöntemlerinin köklü bir şekilde yenilenmesi gerektiğini savundu. Mevcut DeFi pazarındaki likidite krizinin sektörün kendi eliyle yarattığı bir sorun olduğunu belirten Boiron, ‘token’ ödüllerine dayalı yüksek getirili yapıların istikrarsız bir likidite modeli ortaya çıkardığını ifade etti.

Boiron’a göre, DeFi’nin sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için ‘zincir sahipli likidite’ ve şeffaf ekonomik modeller üzerine kurulu bir genişleme stratejisi gerekiyor. “Şu ana kadar sadece kısa vadeli likiditeyi artırmaya odaklandık. Yatırımcıların sadakati olmadan, yalnızca geçici bir sermaye akışı sağladık.” diyen Boiron, bu yaklaşımın ‘getiriler düşer veya token fiyatları geriler gerilemez’ sermaye kaçışına yol açtığını dile getirdi.

Tekrarlanan likidite boşlukları, kurumsal yatırımcıların DeFi’ye girişinde en büyük engellerden biri olarak görülüyor. Boiron bu konuda da oldukça net: “Yüksek getirili token teşvikleri uzun vadede varlık değerini sulandırmaktan başka bir işe yaramıyor.” DeFi’nin kalıcı başarıya ulaşması için kısa vadeli sermaye çekmek yerine, ‘içsel finansal mühendisliğin’ güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Boiron, Polygon’un yeni yönetişim token’ı olan POL’ü bu stratejinin temel parçası olarak tanıttı.

POL yalnızca bir ödül mekanizması değil; ekosistem katılımcılarına doğrudan likidite oluşturma ve yönetme imkânı sunan bir tasarımı hedefliyor. Başka bir deyişle, dış kaynaklı likidite sağlayıcılarına bağımlı kalmak yerine, protokolün kendi hazinesi aracılığıyla likiditeyi bünyesinde tutması amaçlanıyor. Boiron, bu yaklaşım sayesinde token ihracı olmadan gelir elde edilebileceğini ve uzun vadede daha sağlam bir finansal yapı inşa edilebileceğini öne sürdü.

Ancak bu yaklaşımın tek dezavantajı zaman. “Komisyon gelirleri, tahvil bazlı modeller ve sınırlı token arzı gibi yöntemlerle bir finansal yapı inşa etmek sabır gerektirir” diyen Boiron, bu modelin geleneksel finansın beklentileriyle de örtüştüğüne işaret etti. “Kurumsal yatırımcılar öngörülebilir ve istikrarlı likidite yapıları görmek istiyor. DeFi’de ani likidite düşüşleri ve yüksek slippage devam ettiği sürece bu oyuncuların güvenini kazanmak zor” açıklamasında bulundu.

Boiron bu stratejinin sadece kurumlara yönelik olmadığının altını da çizdi. “Bu tüm DeFi protokolleri için geçerli bir ilkeler bütünü. Sağlam bir mali model, kullanıcı tabanını korumanın ve sağlıklı geliştirme sürecini sürdürmenin temelidir.” değerlendirmesiyle Polygon’un sınırlı getiriler ve likidite rezervlerinin artırılmasına yönelik stratejisinin, DeFi ekosisteminde gerçek anlamda bir ‘merkeziyetsizlik’ sağlayabileceğini dile getirdi.

Boiron, Avrupa’nın Kripto Varlık Piyasaları Tüzüğü (MiCA) ve ABD’nin düzenleyici yönergeler geliştirmeye başlamasını, kurumsal sermayenin DeFi’ye girişinde önemli birer eşik olarak görüyor. “Önümüzdeki 12 ila 18 ay içinde kurumsal girişler çok daha görünür olacak. Şeffaf ve öngörülebilir modeller desteklenirse, DeFi anlamlı bir finansal altyapıya dönüşebilir” diyor.

2026 yılına doğru Boiron, istikrarlı DeFi yapıları, topluluk merkezli yönetişim mekanizmaları ve geleneksel finansla fiziksel varlıkları entegre eden daha gelişmiş ürünlerin artış göstereceğini öngörüyor. “POL yalnızca sermaye verimliliği sağlamakla kalmaz, kullanıcı katılımını da sürdürülebilir hale getirir. Kısa vadeli dalgalanmalardan korunmak için, iç dinamiklerin geliştirilmesine ve ürün kalitesine odaklanmak şart” diyerek sözlerini tamamladı.

Boiron’un verdiği ana mesaj oldukça açık: “Yalnızca sürdürülebilir ekonomik yapılar ayakta kalır.” Her pazar döngüsü değiştikçe hayatta kalan protokollerin temel dayanaklarla ayakta kaldığını söyleyen Boiron, “Nihayet daha fazla ekip bu gerçeği fark etmeye başladı” ifadesini kullandı.